Sosyolojide Siyaset ve İdeoloji Kavramları

Aristo, “insan siyasal bir hayvandır” derken bireylerin yalnız başına hayatta kalmalarının imkansızlığına vurgu yapar.

Teknik anlamda Siyaset ülke, devlet, insan yönetimidir. Günümüzde sadece partiler, örgütlerin ötesinde günlük yaşamın içindeki sosyal ilişkilerdeki güç ilişkilerini de kapsar hale gelmiştir. Bazı temel tanımlara değinirsek:

  • İktidar diğerlerinin davranışlarını etkileme ve kontrol etmeyi ifade eden bir toplumsal ilişkidir. Foucault’a ya göre iktidar bilgi ile ilişkili onunla karşılıklı birbirini üreten bir yapıdadır.
  • Güç ise başkalarının buna direnseler bile dikkate almasını ve uygulamasını sağlayabilme yeteneğidir. Paternalizm baba devlet anlayışıdır (Türk siyasal kültürünüm temelindedir.)
  • Otorite siyasal olarak hükümetin meşru güç kullanımıdır.
  • Meşruiyet ise otoriteye boyun eğenlerin buna rıza göstermesidir. Geleneksel otoritede tanrıya veya inançlara, karizmatik otoritede liderin özelliklerine güvene (krizlerde ortaya çıkar), demokraside seçimlere/yasalara dayanmaktadır.
  • Laiklik din ve devlet işlerinin ayrılmasının ötesinde bütün inançtan insanların eşit görüldüğü dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanımayan bir toplum düzenidir. Devletin dini olarak tarafsızlığıdır.
  • Devlet dışa ve içe karşı toplum adına temsil eden, hareket eden, meşru olarak güç kullanabilen kurumdur. Soyut bir algısı vardır. Günümüzde insan ilişkileri dahil birçok alanı etkisi altına almıştır.
  • Demokrasi halkı kendi yönetim kararlarını kendi vermesidir. Direk katılım şeklinde veya temsili olarak uygulanabilir.

İdeoloji genel tanımıyla bir dünya görüşüdür. Bu görüş dünyayı ve toplumsal gerçeklikleri kendi kavram seti içerisinde anlamlandırır. Çoğu zaman bir diğerine referans ile veya diğerinin alternatifi olarak üretilmiştir. İdeoloji simgeler, göstergeler, değerler, söylemler, kendisine inananlar ile tezahür eder. İdeolojilerin çoğu dogmatik bir çerçeve çizer. Bazı ideolojileri ele alırsak:

  • Liberalizm: Bireysel hak ve özgürlükler için devletin sınırlandırılması fikridir. Feodal düzen sonrası aristokrasi ve monarşiye karşı burjuvazinin ihtiyacını karşılamak üzere gelişen bir ideolojidir.
  • Muhafazakarlık: Varolan ve çalıştığına inanılan ekonomik siyasal, kültürel ortamın korunması fikridir. 1800lerde Chateaubriand ile ortaya çıkmış, sonra Almanya ve İngiltere`de benimsenmiştir. Türkiye`de ise bir ideoloji olmaktan öte topluma içkin bir kültürel durum olmuştur.
  • Sosyalizm: 1800`lerde sanayileşme ile yoksullaşan işçi sınıfının ideolojik yapılanmasıyla ortaya çıkmıştır. Üretim araçları ve dağılımında kolektif ya da devlet mülkiyetine dayalı bir iktisadi ve siyasi sistemdir. Eşitlik sosyalizmin en büyük vurgusudur. Özel mülkiyeti fırsat eşitliği önündeki en büyük engel olarak görür.
  • Faşizm: Devlet aygıtının kuvvetler ayrılığı ve hukuk gözetilmeden, genelde itaate dayalı, ırkçı ve baskıcı şekilde kullanılmasıdır. Demokrasi ve moderniteye bir anti-tez gibidir.
  • Neoliberalizm: Bireyin ve piyasanın devletin varlığından daha ön planda olduğu bir ideolojidir.
  • Sosyal demokrasi: Kapitalizmi kendi içinde reforme ederek bazı sosyalist ideallere dengeli bir devlet müdahalesi ile ulaşmayı amaçlayan ideolojidir.