Küreselleşme global bütünleşmenin, entegrasyonun, bağımlılığın ve dayanışmanın artmasıdır. Ekonomi ve sermaye uluslar üstü olmuş; IMF, Dünya Bankası ve Uluslarası firmalar önem kazanmıştır.
Küreselleşme coğrafi keşifler ile başlayan, sömürgecilikle devam eden, sanayileşme ve teknoloji ile beslenen ve soğuk savaşın ardından neo-liberal politikalarla hızlanan, son olarak internet ile geri dönülemez biçimde hayatımıza yerleşen bir süreçtir.
Küreselleşmenin ilerlediğini uluslararası ticaret hacmi, sermaye hareketleri gibi göstergelerden anlıyoruz.
Sosyal politika açısından; 1973 petrol krizi ardından neo-liberal politikalarla hızlanan küreselleşme beraberinde; finansal krizler ve eşitsizlikleri artırmış, öte yandan piyasa odaklı ekonomik modellerde sosyal devlet anlayışı gerilemiştir. Ulus devletlerin nüfuzu azaldıkça uluslarası kuruluşlar önem kazanmakta ve boşluğu doldurmaya çalışmaktadır.
Küreselleşme ile sosyal politika uluslararası zeminde ele alınması gereken bir konu olmuştur. 1970’lerde GDP anlamında ülkeler arasındaki fark 30 kat iken 90’lı yıllarda 70 kata çıkmıştır. Güncel Sorunlardan bahsedersek:
- Günümüzde 1.5 milyar insan günde 1.25$’dan az kazanmakta
- 1 milyar kiş açlık tehlikesi altında
- 750 milyon kişi okuma yazma bilmemektedir.
- Kayıtdışı çalışma ve taşeronlaşmanın artması ile sosyal politikaların etkisi azalmaktadır.
- Bugünkü ekonomik büyüme istihdam yaratmamaktadır.
- Dünya nüfusunun yarısının sosyal güvenlüğü yoktur.