Sosyal Politika’da Gelir Dağılımı ve Yoksulluk ile Mücadele

Gelir dağılımı sosyal ve ekonomik yapının anlaşılmasında ve ülkeler arası karşılaştırılmasında önemlidir. Dağılım fonksiyonel, bölgesel, sektörel, birincil/ikincil gibi boyutlarda ele alınarak içgörü sağlar. Fırsat eşitliği bağlamında gelir dağılımı önemli bir rol oynar.

  • Ölçümü Gini katsayısı ile yapılır. Gini, Lorenz eğrisi (gelir/nüfus dağılımı) ile ideal dağılım arasındaki alanın oranını gösterir. 1’e yaklaştıkça eşitsizlik artıyor demektir.
  • Dünyada yüksek gelirli ülkelerde yıllık kişi başı gelir 50000$ üzerindeyken, ortalama 11000$ civarında olup, Türkiye’de 8000$’ın altındadır.
  • Gini katsayısında Türkiye 0.4 ile eşitsizliğin yüksek olduğu bir ülkedir. Genelde doğu avrupa ülkelerinde düşük olan katsayı, afrika ülkelerinde görece yüksektir. 1980 sonrası ihracatı artıran politikalar ile ücretler düşmüş eşitsizlik artmıştır.

Gelir dağılımı eşitsizliğin ana nedenleri servet dağılımı, piyasa koşulları, demografi, teknoloji ve ekonomik krizlerdir. Sosyal politikanın bu konudaki temel araçları: istihdam, ücret, temel ürünlerdeki fiyat, vergi, maliye, sosyal güvenlik, eğitim politikaları olarak özetlenebilir.

Yoksulluk, asgari standardın altındaki durumdur. Fakat standart değişik şekillerde ele alınmaktadır. Örneğin: kalori hesabı (mutlak), insani yaşam ve kültürel olanaklar (göreli), objektif/subjektif yaklaşımlar gibi. Toplumsal yoksulluk sınırı = 1$ + 0.5 x Ort. günlük gelir olup Dünya Bankası taban değeri 1.9$ olarak belirlemiştir.

Yoksulluğun nedeni bazen bireyde aransa da aslında sorun yapısaldır ve ekonomik sistemle alakalıdır (gelir dağılımı, işgücü piyasası, göç, eğitim, krizler, büyüme…). Mesela son dönemdeki “çalışan yoksullar” kavramı ücretlerin yoksulluğa etkisini göstermektedir. Kapitalizm gibi bir sistemde dengesizliğin ve göreli yoksulluğun olmaması mümkün görünmemektedir. Mutlak yoksulluğun (kalori hesabı) önlenmesi realistik bir hedef olabilir. Sosyal politikalar yoksulluğu yapısal olarak çözemez ama etkisini hafifletebilir; Türkiye’den Sosyal Risk Azaltma projesi ve mikrokrediler buna örnektir.

Yakın zamanda gelir temelli yoksulluğun yanında çok boyutlu yoksulluk endeksi ile bazı yoksunluklar (okuma yazma bilmemek, temiz suya erişimi olmamak vs) takip edilmeye başlanmış ve BM 1.5 milyar insanın çok boyutlu yoksulluk içerisinde yaşadığını raporlamıştır. Türkiye`de toplumun 5`te biri %60 göreli yoksulluk sınırının altındadır. Önümüzdeki 25 yılda dünya nüfusuna 2 milyar kişinin gelişmekte olan ülkelerden eklenecek olması Dünya bankası, BM ve ILO’nun gündemindedir.