Kültür doğayı dönüştürme ve simgelerle anlam üretme etkinliğidir, toplumu birleştiren ana unsurdur. İnançlar, değerler, normlar, teknoloji, simgeler, dil gibi bileşenlerden oluşur. Kültür antropolojik, evrimsel (Boas), işlevsel-yapısalcı (Brown, Strauss) ve sosyolojik (Frankfurt okulu) açılardan ele alınabilir.
Kültür ideolojiyle (ideal olan) yakın ilişkilidir. Marksist yaklaşımda (Althusser) devletin ideoloji aygıtlarının (ordu, polis, hapishane, eğitim, din, medya) kültürü kendi yararına yapılandırdığı düşünülür. Modernitede; Ulus-devlet anlayışı “kültürün birleştiriciliği” kılıfında indirgeme ve asimilasyona neden olurken post-modernitede çoğulculuk ön plandadır.
Kültür gelenek ile eş anlamlı gibi kullanılsa da gelenek kültürün bir alt kümesi: daha çok geçmişten gelen adetler, örfler (norm) toplumsal tecrübelerin birikimidir. Geleneğin tanımlanması ile ilgili temel problem onun sabit bir olgu gibi düşünülmesidir halbuki değişkendir.
Küreselleşme ekonomik bir olgu olmakla birlikte ortak bir kültür yaratan kültür endüstrisi (Horkheimer & Adorno) yaratmıştır. Kültür ve sanat ürünleri metalaşıp bireye hep aynı mesajı ileterek ve varolan sistemi yeniden üreten aygıtlar olurlar. Bu ortak bir beğeni yaratarak monoton bir standart yaratır (mcdonaldslaştırma).