Saf Aklın Eleştirisi – Kant – Kitap Özeti – 1

İnsan aklı, kavrayışının bir alanında, kendi doğası tarafından sunulduğu için reddedemeyeceği, ancak aklın yetisini aştığı için yanıtlayamayacağı soruları değerlendirmeye çağrılır. Böylece kafa karışıklığı ve çelişkiler içine düşer. Bunlardan gizli limitlerinin varlığını tahmin eder, ancak bunları keşfedemez. Çünkü kullandığı ilkeler deneyimin sınırlarını aşar ve bu yeti tarafından test edilemez. Bu sonu gelmez çekişmelerin arenasına Metafizik denir.

Çağımız, her şeyin tabi tutulması gereken bir eleştiri çağıdır. Dinin kutsallığı ve yasamanın otoritesi eğer bundan muaf tutulurlarsa, haklı bir kuşkunun konusu haline gelirler. Sonuçta aklın yalnızca özgür ve kamusal bir sınavdan geçmiş olana tanıdığı samimi saygıyı talep edemezler.

Metafizik bilimlerin en eskisidir ve geri kalan her şey yok edici bir barbarlığın uçurumunda yutulsa bile hala hayatta kalacaktır. Ancak henüz kesin bilimsel yönteme ulaşma şansına sahip olmamıştır. Bu da bizi metafizikte bilimin kesin yolunun şimdiye kadar neden bulunamadığını sorgulamaya itmektedir.

Burada Kopernik’in göksel hareketleri açıklamaya çalışırken yaptığı şeyi yapmayı öneriyoruz. Tüm gök cisimlerinin seyircinin etrafında döndüğünü varsayarak hiçbir ilerleme kaydedemeyeceğini anladığında, süreci tersine çevirdi ve yıldızlar hareketsiz kalırken seyircinin döndüğünü varsayma deneyini denedi. Aynı deneyi nesnelerin sezgisiyle ilgili olarak da yapabiliriz. Eğer sezgi nesnelerin doğasına uygun olmak zorundaysa, onlar hakkında a priori olarak nasıl bir şey bilebileceğimizi anlamıyorum. Öte yandan, eğer nesne sezgi gücümüzün doğasından kaynaklanıyorsa, o zaman böyle bir a priori bilginin olasılığını kolayca kavrayabilirim.

Fakat göreceğiz ki idrak gücümüz mümkün deneyimin sınırlarını aşmaktan acizdir. Rasyonel idrakimiz hakkında a priori olarak vardığımız tahmin, onun yalnızca fenomenlerle ilgili olduğu ve gerçek bir varoluşa sahip olmakla birlikte kendinde şeylerin (numen) onun alanının ötesinde yer aldığıdır.

GİRİŞ

I. Saf ve Ampirik Bilgi arasındaki fark hakkında

Tüm bilgimizin deneyimle başlar. Çünkü idrak yetisinin, duyularımızı etkileyen, temsiller üreten, anlama yetimizi harekete geçiren, bunları karşılaştırıp birleştiren deneyim olmadan başka türlü harekete geçirilmesi nasıl mümkün olabilir?

Ancak, tüm bilgimiz deneyimle başlasa da, hiçbir şekilde her şeyin deneyimden kaynaklandığı anlamına gelmez. Aksine, ampirik bilgimizin, izlenimler yoluyla aldığımız ve idrak gücünün kendisinden sağladığı bir bileşim olması oldukça olasıdır.

Deneyimden ve hatta tüm duyusal izlenimlerden tamamen bağımsız ( a priori) bir bilgi var mıdır? Bunun karşısında ampirik bilgi ya da yalnızca a posteriori, yani deneyim yoluyla mümkün olan bilgi yer alır.

Saf a priori bilgi, hiçbir ampirik unsurun karışmadığı a priori bilgidir. Örneğin, “Her değişimin bir nedeni vardır” önermesi a priori bir önermedir, ancak saf değildir, çünkü değişim yalnızca deneyimden elde edilebilecek bir kavramdır.

II. İnsan Aklı “a priori” Belirli İdraklere Sahiptir.

Bir yerde, kavramında zorunluluk fikrini barındıran bir önermemiz varsa, bu a priori bir önermedir. Zorunluluk ve katı evrensellik, saf bilgiyi ampirik bilgiden ayırmak için yanılmaz testlerdir. Birbirleriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Bu tür ilkelerin deneyimin kendisinin imkânının vazgeçilmez temeli olduğunu kolayca gösterebiliriz. Ve sonuç olarak a priori olarak varlıklarını kanıtlayabiliriz.

Eğer zorunlu bir hükmün geçerliliğine sahip olan bir önerme dışında başka bir önermeden türetilmemişse a priori bir hükümdür. Ampirik unsurlardaki evrensellik sadece keyfidir.

III. Felsefe, İnsan Bilgisinin Olanaklılığını, İlkelerini ve Kapsamını “a priori” Olarak Belirleyecek Bir Bilime İhtiyaç Duymaktadır

Bazı bilgi türleri mümkün deneyimin alanını terk eder ve yargılarımızın kapsamını bu sınırlarının ötesine genişletiyor gibi görünür.

Tanrı, özgürlük gibi saf aklın kaçınılmaz sorunlarının çözümünü özel bir amaç olarak benimsemiş olan ilkeler metafizik olarak adlandırılır.

Matematik bilimi bize, tüm deneyimlerden bağımsız olarak, a priori bilgimizi ne kadar ileri taşıyabileceğimize dair parlak bir örnek sunar.

IV. Analitik ve Sentetik Yargılar Arasındaki Ayrım

Bir öznenin yüklemle ilişkisinin düşünüldüğü tüm yargılar iki farklı şekilde mümkündür.

  • B yüklemi A öznesine aittir, A kavramının içinde (gizli de olsa) bir şekilde bulunur (Analitik)
  • B yüklemi A kavramının tamamen dışında yer alır, ancak onunla bağlantılı olarak durur (Sentetik)

Analitik önermeler açıklayıcı, sentetikler ise artırıcı yargılar olarak adlandırılabilir. Çünkü analitik yüklemde öznenin kavranışına hiçbir şey eklemez, sentetikler ise özne hakkındaki kavramlarımıza, öznede bulunmayan ve hiçbir analizin orada keşfedemeyeceği bir yüklem ekler. Deneyim yargıları, bu haliyle, her zaman sentetiktir.

V. Aklın tüm Teorik Bilimlerinde, Sentetik Yargılar “a priori” İlkeler olarak yer alır

Matematiksel yargılar her zaman sentetiktir. Ve matematik yargıların her zaman a priori yargılardır çünkü onlar deneyim tarafından verilemeyen zorunluluğu taşırlar.

İlk başta 7 + 5 = 12 önermesinin, yedi ve beşin toplamı kavramından hareketle yalnızca analitik bir önerme olduğunu varsayabiliriz. Ama iyi bakarsak, yedi ile beşin toplamına ilişkin kavrayışımızın, her iki toplamın tek bir toplamda birleşmesinden başka bir şey içermediğini görürüz. On iki kavramı sadece tanım üzerinden asla keşfedilemez. Bu nedenle, aritmetik önermeler her zaman sentetiktir. Büyük sayıları deneyerek daha açık bir şekilde ikna oluruz.

Doğa felsefesi bilimi (fizik) kendi içinde ilkeler olarak a priori sentetik yargılar içerir.

Metafiziğe gelince, ona yalnızca bir bilim denemesi olarak baksak bile a priori sentetik önermeler içermesi gerektiğini görürüz (dünyanın bir başlangıcı olmalıdır… gibi). Peki bunlar nelerdir?

VI. Saf Aklın Genel Sorunu

A priori sentetik bilginin imkânına bağlı olarak, metafizik biliminin varlığı ya da çöküşü söz konusudur. Metafizik, bir bilim olarak değilse bile, insan zihninin doğal bir eğilimi olarak düşünülmelidir. Çünkü insan aklı yanıtlanamayacak sorulara doğru durmaksızın ilerler; ve böylece her insanda gerçekten bir metafizik sistemi var olur. Peki Metafizik bir bilim olarak nasıl mümkündür?

VII. Saf Aklın Eleştirisi Adı Altında Özel Bir Bilim Fikri

Saf Akıl herhangi bir şeyi kesinlikle a priori olarak bilmemizi sağlayan ilkelerdir.

Aşkınlık (Transcendance): Deneyim sınırlarının ötesine geçmektir ve aşkın metafizik mümkün değildir.

Transandantal: A priori olarak mümkün olduğu ölçüde nesneler hakkındaki bilgimizin tarzıyla ve nesnelerle meşgul olan tüm bilgi. Yani “insan bilgisinin doğası ve temelleri ile ilgili” denebilir.,

Transandantal Felsefe yalnızca bir bilim fikridir. Saf aklın eleştirisi bunun için gerekli tüm mimari planı ve ilkeleri ortaya koymak zorundadır.

Kitabın devamınına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz

1 – Unsurların Transandantal Öğretisi

Transandantal Estetik & Transandantal Mantık

1.1 Transandantal Mantık – 1 : Transandantal Analitik

1.1.1 Kitap I: KAVRAMLARIN ANALİTİĞİ

1.1.2 Kitap II: İLKELERİN ANALİTİĞİ

1.2 Transandantal Mantık – 2 : Transandantal Diyalektik

1.2.1 KİTAP I: Saf Aklın Kavramları

1.2.2 KİTAP II: Saf Aklın Diyalektik Çıkarımları

2 – Transandantal Yöntem Öğretisi