Modern felsefenin babası René Descartes’ın (1596-1650) önemli eserleri: Aklın Yönetimi için Kurallar (1629), İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar (1641), Felsefenin İlkeleridir (1644).
Descartes’in Yöntem Anlayışı
Felsefi kesinliğin matematik gibi ussal olarak yakalanması gerektiğini düşünür.
Descartes’e göre tümdengelim kesin olarak bilinen olgulardan yapılan tümüyle zorunlu çıkarımlardır. Fakat kesin olarak bilinen olguların doğruluğunu anlamak için sezgi dediğimiz düşünme biçimi ya da yöntem devreye girmektedir. Sezgi zihinde hiçbir kuşkuya yer bırakmayan bir açık seçikliğin zihinsel olarak görülüşü ya da anlaşılmasıdır.
Ona göre, felsefede öncelikle bu türden sezgisel doğruluklara ulaşabilmek gerekir. Yani doğruluğun ölçütü açıklık ve seçikliktir (Clara et Distincta).
Bu yöntemin dört kuralı vardır:
- Doğruluğunu açık ve seçik olarak bilmediğin hiçbir şeyi doğru kabul etmemek
- Araştırdığımız sorunların her birini mümkün olduğunca küçük parçalara bölmek
- Onları basitten karmaşığa doğru bir sırada incelemek
- Sık sık geriye dönüşler yaparak eldeki verilerin sayımını yapmaktır.
Duyularıyla sağladığı bilgi alanı kuşkuya açıktır. Bu nedenle bu bilgi içinde evrensel bir doğruluk bulunamaz. Bu kuşku içerisinde kuşkulanamayacağı tek gerçeklik kuşkulanmakta olduğu edimidir. Kuşkulanmak düşünmenin bir türü olduğundan düşünüyorum, o halde varım önermesine varır.
Descartes`ın Tanrı, Töz ve Ahlak Anlayışı
Zihinde bir yetkinlik düşüncesi var, bu düşünceyi kendisinin üretemez, bu düşünce ona dış dünyadan da gelmiş olamaz, çünkü onlar da yetkin değildirler. O halde bu düşünceyi oraya kendisi yetkin olan bir varlık vermiştir. O varlık da Tanrı’dır. Bu zihnimizde açık ve seçik olarak olduğundan doğruluğu kesin olan bir bilgidir.
Descartes Tanrının aldatıcı olmadığı, aksine yetkin olduğundan hareketle; bizi bilerek yanılgı içinde bırakmayacağını ve bu nedenle matematik bilgilerimizin de doğru olduklarına sezgisel olarak inanır.
Töz var olmak için kendisinden başka hiçbir şeye gereksinim duymayan bir şeydir. Tanrı sonsuz tözdür. Ruhun tözünün özü düşünmek, madde tözünün özü ise yer kaplamaktır. Doğa, tüm devinimleri mekanik olan bir makinedir. Hiçbir boşluk içermez. Uzam da maddesel tözün geometrik kavramından başka bir şey değildir.
Birbirlerine indirgenemeyecek yapıda olan bu iki farklı töz (ruh ve beden) insanda bir arada nasıl bulunmakta? Descartes “karşılıklı–etkileşimicilik” cevabına göre: zihin ister, beden yapar; bedenin bir gereksinimini de, zihin karşılama yoluna gider.
İnsanın özgür davranma edimi temel bir düşünsel kiptir. İstenç özgürlüğümüzü kullanarak eylemlerimizin efendisi oluruz ve övgüyü ya da yergiyi hak ederiz. Belirlediği normatif ahlak kuralları:
- Devlete, törelere, dine ve aileye boyun eğ;
- Ölçülü ol.
- Taşıdığın kanılara bağlı kal ve kararlı ol
- Doğaya ve talihine karşı direnme
- Yaşam uğraşını dikkatli seç.
Descartes’e göre doğru bilgiye dayalı istek iyidir. Ve iyi olduğuna inandığımız eylemleri yapmak erdemdir. Sonuçta; hayatta elimizde olan yegane tercih erdemli ve bilge olma tercihidir.