İnsan ve Toplum – Vatandaşlık, Ulus-Devlet ve Küreselleşme

Günümüzde vatandaşlık ulus-devlete siyasal ve yasal üyelik olarak tanımlanabilir. Ulus-devlet kökenini Westfalya Antlaşmasında (1648) bulurken modern vatandaşlık köklerini Fransız devriminde bulur.

Fransız model vatandaşlık (jus soli) doğum yerine göre, alman modeli ise (jus sanguinis) kan bağına dayalıdır.

Liberal vatandaşlık bir statüdür ve özerklik vardır ama cumhuriyetçi vatandaşlık ise bir pratiktir ve birey kamu düzenine aittir.

İşlevsel olarak vatandaşlık zengin devletleri fakir göçmenlerden koruyan ve toplumsal kapanımın güçlü bir aracı haline gelmiştir.

Ulus-devletin göçmen ve natüralizasyon politikaları:

  • Eritme potası (yeni bir karışım)
  • Asimilasyon (zorla olana uyum)
  • Bütünleşme ve entegrasyon (zorlamadan, istekle uyum)
  • Çok-kültürcülük (Mesela Kanada, herkes bu idealde birleşir).

Küreselleşme ve yeni vatandaşlık kavramlarında güncel duruma bakarsak:

  • Göçlerle ulus devletler çokkültürlü hale geldi. Göçenler artık asimilasyona dirençli
  • Ulus-üstü örgütler güçleniyor ve devletlerin alanı daralıyor
  • Liberal ve eşitlikçi değerler dışlayıcılıkla bağdaşmıyor
  • İnsan hakları artık uluslararası bir mevzu, azınlıkların kültürlerini devam ettirme hakları artık evrensel olarak meşrulaşmıştır
  • Ulus idealleri çekiciliğini yitirmiştir.
  • Sınır denetimleri çeşitli zorluklardan dolayı gevşemektedir
  • İletişim teknolojileri ile coğrafyanın önemi azalmaktadır.

Bu nedenlerle küresel vatandaşlık gündemdedir. Günümüzde bu kavrama küresel elitler ortak gelecek diskuru ile yön vermektedir. Diğer vatandaşlık yaklaşımlarına değinirsek:

  • Van Steenbergen`in ekolojik vatandaşlık kavramı da insan ve hayvan haklarını esas alan, insana sorumluluk yükleyen ve kapsayıcı bir kavramdır.
  • Post-nasyonel vatandaşlık (sosyal) kavramında devlet-toprak bağı kopmakta, yurttaşlığın meşruyeti evrilmektedir.
  • Kymlicka da Çok-kültürlü vatandaşlık ile Kanada gibi ülkelerde farklı kültürleri bir arada tutabilen vatandaşlık kavramından bahseder. Bu kavramda özyönetim, öz temsil ve çok etniklilik hakları öne çıkmaktadır.
  • Avrupa vatandaşlığı kavramı (Maastricht 1993) Avrupalılar arasında birbirine yabancı ülke demek yerine bir başka Avrupa ülkesi dedirtmeyi amaçlar. Avrupa bütünleşmesinin proje babası Jean Monnet’dir.