Bauman’a göre, Holocaust modern akılcı toplumda ve kültürel başarılarının zirvede olduğu bir dönemde gerçekleşmiştir. Bu nedenle de bu trajedi toplumun, uygarlığın ve kültürün bir sorunudur.
Bauman’ın Modernlik Değerlendirmesi
Bauman modernliği iki açıdan ele alır:
- Toplumsal anlamda; standartlar, ümit ve suçlulukla ilgilidir. Bu her zaman için yarının bugünden iyi olacağını vaat eden bir temadır.
- Psişik anlamda modernlik ise; kimlikle, henüz burada olmayan, bir ödev, bir görev ve bir sorumluluk olan varılması gereken bir kimlik algısıyla ilgilidir.
Bir anlamda Bauman için modernlik; durmanın imkânsızlığıdır. Modern olmak için hareket halinde olmak gerekmektedir ve bu insanların seçimi değildir. Modern yaşam için sonu olmayan bir koşu gerekir.
Bauman’ın Modernite Eleştirisi
Bauman’a göre modern anlayış doğruluk, adalet gibi alanlarda standartlar ortaya koyarak farklılığı bir suç olarak görür.
Holocaust modernliğin en üst aşamasının yaşandığı bir Avrupa ülkesinde gerçekleşmiştir. Bauman, modernliği, bahçe kültürüne benzetir. Modern bahçe düzeninde, ideal bir bahçe yaratabilmek için yabani otların temizlenmesi gerekir. Kusursuz bir bahçenin yapılması için bu yıkıcı değil yapıcı bir etkinliktir. Bu çizgide Bauman için ırkçılık da modern bir üründür.
Bauman’ın Postmodernliğe Dair Görüşleri
Bauman’a göre postmodernlik, dünyanın büyüsünü bozan modern mücadeleden sonra dünyanın yeniden büyülü hale getirilmesidir. Postmodernlik farklılıkları da kabul ederken modernliği farklılık olarak içerir. Yani postmodernlik, kendi orijinal projesinin uygulanamazlığını kabul eden modernliktir.
Postmodernlikte hiçbir yaşam biçimi, kendinden başka herhangi bir yaşam biçimini izinsiz kılacak kadar tartışmasız değildir. Bauman, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin modernliğin sloganı; buna karşın özgürlük, farklılık ve hoşgörünün ise, postmodernliğin ateşkes formülü olduğunu ileri sürer.
Bauman postmodern yaşamda, insanların başarısını yeni yeti edinmelerinden çok, eskilerinde kurtulabilme hızlarına bağlı olduğunu ileri sürer.
Özgürlüğü; engelleyici, kısıtlayıcı ve sınırlayıcı şeylerin yokluğu olarak tanımlayan Bauman özgürlük anlamında atalarımız kadar şanslı olmadığımızı öne sürmektedir.
Bauman’ın Modernlik-Postmodernlik Karşılaştırması
Modernite, yapılmış olandan başka bir hayat bilmemektir. Modern anlayışta insanların hayatı, asla tamamlanmayan, hep daha fazla özen ve çaba gerektiren bir görev olarak değerlendirilmektedir.
Bauman, modern koşullarda bireylerin esas olarak üretici/asker olarak inşa edildiklerini ileri sürmektedir. Modernitede bireyler:
- Yaratıcı işgücüne dönüştürülebilen kinetik gücün taşıyıcılarıydı
- Davranışları düzenlemeye boyun eğen ve eş güdümlü baskıya tabi tutulduğunda monoton davranabilen aktörlerdi.
- Yalnız başlarına bir şey ifade etmeyen, anlamlı bütün oluşturabilmek için ötekilerle birleşmesi gereken şeylerdi.
Sisteme temel uygunluk modeli ise sağlıklı olmaktı. Bunun tersi olan zayıflık ya da uyumdaki kabiliyetsizlik, hastalık belirtisi sayılıyor ve tedaviye sevk ediliyordu
Postmodern koşullardaki bireylerin ise, esas olarak tüketici/oyuncu olarak inşa edildiklerini ileri sürer. Yani bireyler:
- Devamlı yeni deneyimler arayan ve asla doymayan organizmalardır.
- Yaratıcı aktörlerdir. Davranış esnekliğine sahip, önceki öğrendiklerine ve kazanılmış alışkanlıklarına çok az bağlı olan aktörlerdir.
- Tamamen dengede olmasalar bile, kendi kendine yeten, kendi kendini güdüleyen ve kendi kendilerini dengeleme eğiliminde olan kişilerdir.
Postmodernlikte sistem sağlıklılığı değil uygunluğu vurgular. Buradaki uygunluk; bireyin yeni deneyimleri bedensel ve ruhsal olarak benimsemesi, hızlı değişimlere dayanması demektir. Bunun tersi olan uygunsuzlukta ise bireyler psikolojik tedaviye yönlendirilirler.
Bauman’a Göre Küreselleşme
Küresellik, dışarıda olup bitenlere tepki vermeden rıza gösterme ve kabullenmedir.
Bauman, teknolojinin yarattığı zaman ve mesafe kavramını ortadan kaldıran durumun, homojenleştirme yerine, kutuplaştırma eğilimi taşıdığını belirtir. Dünyanın artık eskisi gibi bir bütünlük sergilememektedir. Ona göre küreselleşme aslında insanları birleştirdiği kadar bölmektedir. Ve küreselleşme süreci aslında dünya çapında bir yeniden tabakalaşmadır.