Bugünkü düzen eskinin saray mensuplarının (courtier) yaşadığına benzer bir paradokstur. Her şey medeni, terbiyeli, demokratik ve adil görünmelidir. Ancak bu kurallara çok katı bir şekilde uyarsak etrafımızda o kadar da aptal olmayanlar tarafından eziliriz. Büyük Rönesans diplomatı ve saray adamı Machiavelli’nin yazdığı gibi, “Her zaman iyi olmaya çalışan her insan, iyi olmayan çok sayıda insanın arasında mahvolmaya mahkumdur.”
Gücün 48 yasası, tarihteki en ünlü stratejistlerin (Sun-tzu, Clausewitz), devlet adamlarının (Bismarck, Talleyrand), saray mensuplarının (Castiglione, Gracián), baştan çıkarıcıların (Ninon de Lenclos, Casanova) ve dolandırıcıların (“Sarı Çocuk” Weil) yazılarından derlenen bu birikmiş bilgeliğin damıtılmış halidir.
YASA 1 – ASLA USTAYI GÖLGEDE BIRAKMA
Güç söz konusu olduğunda, efendiyi gölgede bırakmak belki de en büyük hatadır. Efendiniz sizi seviyor diye her istediğinizi yapabileceğinizi asla düşünmeyin. Statülerini hafife aldıkları ve kendilerini gölgede bırakmaya cüret ettikleri için gözden düşen gözdeler hakkında koca koca kitaplar yazılabilir. Sonunda sizi güce götürecekse, güçlü yönlerinizi gizlemek bir zayıflık değildir. Başkalarının sizi gölgede bırakmasına izin vererek, onların güvensizliklerinin kurbanı olmak yerine kontrol sizde kalır.
YASA 2 – DOSTLARA ASLA ÇOK FAZLA GÜVENMEYİN VE DÜŞMANLARI KULLANIN
Arkadaşlık için arkadaş edinin, ama yetenekli ve yetkin olanlarla çalışın. Eski bir düşmanı işe alın; o bir dosttan daha sadık olacaktır, çünkü kanıtlayacak daha çok şeyi vardır.
Bir Sufi atasözü “Nezaket ile bir arı al ve nezaketin sınırlarını öğren” der. İnsanlar bir zararı karşılamaya bir faydadan daha hazırdırlar, çünkü minnettarlık bir yük, intikam ise bir zevktir. Gücün anahtarı, her durumda çıkarlarınızı en iyi kimin ilerletebileceğine karar verme becerisidir.
Etrafımızda düşmanlar olmazsa tembelleşiriz. Peşimizdeki bir düşman zekamızı keskinleştirir, bizi odaklanmış ve uyanık tutar. O halde bazen düşmanları dost ya da müttefike dönüştürmek yerine düşman olarak kullanmak daha iyidir. Düşmanlarınızın varlığının sizi üzmesine ya da sıkıntıya sokmasına asla izin vermeyin; gerçek düşmanlarınızın nerede olduğunu bilmemektense, bir ya da iki rakibinizin olması çok daha iyidir.
YASA 3 – NİYETLERİNİZİ GİZLEYİN
Dürüstlük aslında kesmekten çok kan akıtan kör bir enstrümandır. Dürüstlüğünüzün insanları rencide etmesi muhtemeldir. Kelimelerinizi uyarlamak, insanlara ne hissettiğiniz veya düşündüğünüzle ilgili kaba ve çirkin gerçekler yerine duymak istediklerini söylemek çok daha akıllıcadır. Daha da önemlisi, utanmadan açık davranarak kendinizi o kadar tahmin edilebilir ve tanıdık hale getirirsiniz ki size saygı duymak ya da sizden korkmak neredeyse imkansız hale gelir ve bu tür duygulara ilham veremeyen bir kişiye güç tahakkuk etmeyecektir.
Gizleme içi kullanabileceğini sis perdesinin en basit şekli yüz ifadesidir. Yumuşak, okunamayan bir dış görünüşün ardında, tespit edilmeden her türlü kargaşa planlanabilir. Bir başka etkili sis perdesi de, kurbanı aynı şekilde devam edeceğinize inandıran bir dizi eylemin oluşturulmasıdır.
YASA 4 – HER ZAMAN GEREKENDEN DAHA AZINI SÖYLEYIN
İnsanları kelimelerle etkilemeye çalışırken, ne kadar çok konuşursanız o kadar sıradan görünürsünüz ve o kadar az kontrol sahibi olursunuz. Ancak insan dili çok az kişinin ustalaşabileceği bir canavardır. Güç, sözcük hazinesini çarçur edenlerin eline geçmez. Sözcükler bir kez ortaya çıktığında, onları geri alamazsınız. Onları kontrol altında tutun. Alaycılık konusunda özellikle dikkatli olun: İğneleyici sözlerinizle elde ettiğiniz anlık tatmin, ödediğiniz bedelden daha ağır basacaktır.
YASA 5 – İTİBARINIZI HAYATINIZ PAHASINA KORUYUN
İtibar gücün temel taşıdır. Yalnızca itibar sayesinde gözdağı verebilir ve kazanabilirsiniz; ancak itibarınız bir kez elinizden kayıp gittiğinde savunmasız kalırsınız ve her taraftan saldırıya uğrarsınız. İtibarınız kaçınılmaz olarak sizden önce gelir ve saygı uyandırırsa, işinizin büyük bir kısmı siz sahneye çıkmadan ya da tek bir kelime etmeden önce sizin için yapılmış olur.
YASA 6 – NE PAHASINA OLURSA OLSUN DİKKATLERİ ÜZERİNİZDE TOPLAYIN
Her şey görünüşüne göre değerlendirilir; görünmeyenin hiçbir önemi yoktur. O halde kalabalığın içinde kaybolmanıza ya da unutulup gitmenize asla izin vermeyin. Öne çıkın. Ne pahasına olursa olsun dikkat çekici olun. Unutulmaz, hatta tartışmalı bir imaj yaratarak dikkatleri üzerinize çekin. Görmezden gelinmektense iftiraya uğramak ve saldırıya uğramak daha iyidir.
İnsanların gözleri üzerinizde olduğunda, özel bir meşruiyete sahip olursunuz. Burada ilginin niteliği önemsizdir. Toplum, hayattan daha büyük figürlere, genel sıradanlığın üzerinde duran insanlara özlem duyar. O halde, sizi diğerlerinden ayıran ve dikkatleri üzerinize çeken niteliklerinizden asla korkmayın.
Kendinizi dikkat çekmeniz için çok az fırsat sunan düşük bir pozisyonda bulursanız, bulabileceğiniz en görünür, en ünlü, en güçlü kişiye saldırmak etkili bir numaradır.
Giderek sıradanlaşan ve tanıdık hale gelen bir dünyada, esrarengiz görünen şeyler anında dikkat çeker. Ne yaptığınızı ya da yapmak üzere olduğunuzu asla çok açık bir şekilde ifade etmeyin. Tüm kartlarınızı göstermeyin. Kendinizi tutarak, sessiz kalarak, ara sıra muğlak ifadeler kullanarak, kasıtlı olarak tutarsız görünerek ve en ince yollardan tuhaf davranarak bir gizem havası yayacaksınız.
Kendinizi kapana kısılmış, köşeye sıkışmış ve savunmaya geçmiş bir durumda bulursanız, basit bir deney yapın: Kolayca açıklanamayacak veya yorumlanamayacak bir şey yapın. Basit bir eylem seçin, ancak bunu rakibinizi tedirgin edecek bir şekilde, birçok olası yoruma yol açacak ve niyetinizi belirsiz hale getirecek bir şekilde gerçekleştirin.
Dikkat çekmek için asla aşırı açgözlü görünmeyin, çünkü bu güvensizliğe işaret eder ve güvensizlik gücü uzaklaştırır. İlgi odağı olmanın sizin çıkarınıza olmadığı zamanlar olduğunu anlayın.
YASA 7 – BAŞKALARINI SİZE ÇALIŞTIRIN AMA HER ZAMAN ÖVGÜYÜ KENDİNİZ ALIN
Kendi amacınızı ilerletmek için diğer insanların bilgeliğini, bilgisini ve eforunu kullanın. Böyle bir yardım size sadece değerli zaman ve enerji kazandırmakla kalmayacak, aynı zamanda size tanrısal bir verimlilik ve hız havası verecektir.
Tüm işi kendiniz yapmanın önemli olduğunu düşünürseniz, asla fazla yol alamazsınız. Sizde eksik olan beceri ve yaratıcılığa sahip kişileri bulun. Ya onları işe alın ve kendi adınızı onlarınkinin üzerine koyun ya da onların çalışmalarını alıp kendinize mal etmenin bir yolunu bulun.
Bunun yanında krediyi başkalarıyla paylaşmanın ne zaman amacınıza hizmet edeceğini bildiğinizden emin olun. Mesela üstünüzde bir efendi varken açgözlü olmamak özellikle önemlidir.
YASA 8 – DİĞER İNSANLARIN SİZE GELMESİNİ SAĞLAYIN
Diğer kişi size geldiğinde kontrol sizde olur. Japonların Ruslarda keşfettiği gibi, rakibin size gelmesini sağlamanın bir diğer faydası da onu sizin bölgenizde hareket etmeye zorlamaktır. Müzakereler ya da toplantılar için, başkalarını kendi bölgenize ya da seçtiğiniz bölgeye çekmek her zaman akıllıca olacaktır.
Öte yandan rakibinizin size gelmesini sağladığınızda, durumu onun kontrol ettiği yanılsamasını da yaratabilirsiniz.
YASA 9 – EYLEMLERİNİZLE KAZANIN, ASLA TARTIŞARAK DEĞİL
Tartışma yoluyla elde ettiğinizi düşündüğünüz anlık zaferler aslında Pirus zaferleridir (uzun vadede kişinin kızgınlığı galip gelir). Güç dünyasında, hareketlerinizi diğer insanlar üzerindeki uzun vadeli etkilerine göre değerlendirmeyi öğrenmelisiniz. Fikrinizi kanıtlamanın gücü, rakiplerinizin savunmaya geçmemesi ve dolayısıyla iknaya daha açık olmalarıdır.
YASA 10 – MUTSUZ VE ŞANSSIZ OLANLARDAN KAÇININ
Duygusal durumlar hastalıklar kadar bulaşıcıdır. Sefiller yerine mutlu ve şanslı olanlarla ilişki kurun. İflah olmaz derecede mutsuz ve dengesiz olanlar, karakterleri ve duyguları çok yoğun olduğu için özellikle güçlü bir bulaştırma gücüne sahiptir.
Güç oyununda, ilişki kurduğunuz insanlar kritik önem taşır. Bulaştırıcılarla ilişki kurmanın riski, kendinizi kurtarmaya çalışırken değerli zamanınızı ve enerjinizi boşa harcamanızdır. Size sefaletlerini bulaştıranlarla ilişki kurarak kazanılacak hiçbir şey yoktur.
YASA 11 – İNSANLARI SİZE BAĞIMLI TUTMAYI ÖĞRENİN
Bağımsızlığınızı korumak için her zaman ihtiyaç duyulmalı ve istenmelisiniz. Size ne kadar çok güvenilirse, o kadar çok özgürlüğe sahip olursunuz. İnsanların mutluluk ve refahları için size bağımlı olmalarını sağlayın ve korkacak hiçbir şeyiniz kalmasın. Onlara asla siz olmadan yapabilecekleri kadarını öğretmeyin.
Dünyayı gereklilik yönetir. İnsanlar mecbur kalmadıkça nadiren harekete geçerler. Kendiniz için hiçbir ihtiyaç yaratmazsanız, ilk fırsatta ortadan kaldırılırsınız. Nihai güç, insanlara dilediğinizi yaptırabilme gücüdür. Bunu insanları zorlamak ya da incitmek zorunda kalmadan yapabildiğinizde, arzu ettiğiniz şeyi size isteyerek verdiklerinde, gücünüz dokunulmazdır. Onların size olan ihtiyacı sizi özgürleştirir.
YASA 12 – SEÇİCİ DÜRÜSTLÜK VE CÖMERTLİĞİ KULLANIN
Samimi ve dürüst bir hareket, düzinelerce dürüst olmayan hareketin üstünü örtecektir. Seçici dürüstlüğünüz zırhlarında bir delik açtığında, onları istediğiniz gibi kandırabilir ve manipüle edebilirsiniz. Aldatmanın özü dikkat dağıtmaktır. Kandırmak istediğiniz insanların dikkatini dağıtmak, size fark etmeyecekleri bir şey yapmak için zaman ve alan sağlar. Bir nezaket, cömertlik veya dürüstlük eylemi genellikle en güçlü dikkat dağıtma biçimidir çünkü diğer insanların şüphelerini ortadan kaldırır. Seçici dürüstlük en iyi şekilde biriyle ilk karşılaşmanızda kullanılır.
YASA 13 – YARDIM İÇİN, İNSANLARIN ÇIKARLARINA BAŞVURUN, MERHAMETİNE DEĞİL
Yardım için bir müttefike başvurmanız gerekirse, ona geçmişteki yardımlarınızı ve iyiliklerinizi hatırlatmaya zahmet etmeyin. Sizi görmezden gelmenin bir yolunu bulacaktır. Bunun yerine, talebinizde veya onunla ittifakınızda ona fayda sağlayacak bir şey ortaya çıkarın ve bunu vurgulayın. İnsanlar geçmiş hakkında konuşmakla gelecek hakkında konuşmak arasında seçim yaptıklarında, pragmatik bir kişi her zaman geleceği tercih edecek ve geçmişi unutacaktır.
Süreçteki kilit adımlardan biri karşınızdaki kişinin psikolojisini anlamaktır. Kibirli biri mi? İtibarı ya da sosyal konumu hakkında endişe duyuyor mu? Yok etmesine yardım edebileceğiniz düşmanları var mı? Sadece para ve güçle mi motive oluyor? Kişisel çıkar insanları harekete geçirecek kaldıraçtır. Bir kez onların ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceğinizi ya da davalarını nasıl ilerletebileceğinizi görmelerini sağladığınızda, yardım taleplerinize karşı dirençleri sihirli bir şekilde ortadan kalkacaktır.
YASA 14 – ARKADAŞ GİBİ GÖRÜN, CASUS GİBİ ÇALIŞ
İnsanların zayıflıklarını ve niyetlerini ortaya çıkarmalarını sağlamak için dolaylı sorular sorun. Kurnazca casusluk yapmak için fırsat olmayan hiçbir durum yoktur.
Bilgi güç için kritik öneme sahiptir, ancak diğer insanları gözetlediğiniz gibi, onların da sizi gözetlemesine hazırlıklı olmalısınız. O halde bilgi savaşındaki en güçlü silahlardan biri yanlış bilgi vermektir. Winston Churchill’in dediği gibi, “Hakikat o kadar değerlidir ki, ona her zaman yalanlardan oluşan bir koruma eşlik etmelidir.” Etrafınızı böyle bir korumayla çevirmelisiniz ki gerçeğinize nüfuz edilemesin. Seçtiğiniz bilgiyi yerleştirerek oyunu siz kontrol edersiniz.
YASA 15 – DÜŞMANINIZI TAMAMEN EZİN
Musa’dan bu yana tüm büyük liderler, korkulan bir düşmanın tamamen ezilmesi gerektiğini bilmişlerdir. (Bazen bunu zor yoldan öğrenmişlerdir.) Eğer bir kor yanmaya devam ederse, ne kadar cılız yanarsa yansın, sonunda bir yangın çıkacaktır. Yarı yolda durmak, tamamen yok etmekten daha çok şey kaybettirir: Düşman kendini toparlayacak ve intikam almak isteyecektir. Onu sadece bedenen değil ruhen de ezin.
YASA 16 – SAYGI VE ONURU ARTIRMAK İÇİN YOK OLMAYI KULLANIN
Çok fazla dolaşım değeri düşürür: Ne kadar çok görülür ve duyulursanız, o kadar ucuz görünürsünüz. Eğer bir grupta zaten yer edinmişseniz, gruptan geçici olarak çekilmek sizi daha çok konuşulur, hatta daha çok beğenilir hale getirecektir. Ne zaman ayrılacağınızı öğrenmelisiniz.
Doğru zamanda, onlar sizi bilinçsizce uzaklaştırmadan önce kendinizi geri çekmeyi öğrenmelisiniz. Bu bir saklambaç oyunudur. Bu nedenle on yedinci yüzyıl Fransız fahişesi Ninon de Lenclos, sürekli olarak sevgiliden uzaklaşma numaraları yapılmasını tavsiye etmiştir. “Aşk asla açlıktan ölmez,” diye yazmıştı, “ama genellikle hazımsızlıktan ölür.“
Bu yasa yalnızca belirli bir güç seviyesine ulaşıldığında geçerlidir. Başlangıçta kendinizi az bulunur değil, her yerde bulunur hale getirin. Sadece görülen, takdir edilen ve sevilen şey yokluğunda özlenecektir.
YASA 17 – ÖNGÖRÜLEMEZ BİR HAVA GELİŞTİRİN
İnsanlar, diğer insanların eylemlerinde aşinalık görmeye doyumsuz bir ihtiyaç duyan alışkanlık yaratıklarıdır. Öngörülebilirliğiniz onlara kontrol hissi verir. Durumu tersine çevirin: Kasıtlı olarak öngörülemez olun. Hiçbir tutarlılığı veya amacı yokmuş gibi görünen davranışlar onların dengesini bozacak ve hareketlerinizi açıklamaya çalışırken kendilerini yıpratacaklardır.
Hiçbir şey ani ve öngörülemez olandan daha korkutucu değildir. Depremlerden ve kasırgalardan bu kadar korkmamızın nedeni budur: Ne zaman saldıracaklarını bilmiyoruz.
YASA 18 – KORUNMAK İÇİN KALELER İNŞA ETMEYİN – İZOLASYON TEHLİKELİDİR
Dünya tehlikeli ve düşmanlar her yerde; herkes kendini korumak zorunda. Bir kale en güvenlisi gibi görünüyor. Ancak izolasyon sizi koruduğundan daha fazla tehlikeye maruz bırakır; sizi değerli bilgilerden mahrum bırakır, dikkat çeker ve kolay bir hedef haline getirir. İnsanlar arasında dolaşmak, müttefikler bulmak, kaynaşmak daha iyidir. Kalabalık sizi düşmanlarınızdan korur.
Machiavelli askeri anlamda bir kalenin her zaman bir hata olduğunu savunur. Kale, gücün izolasyonunun bir sembolü haline gelir ve onu inşa edenlerin düşmanları için kolay bir hedeftir.
YASA 19 – KİMLE UĞRAŞTIĞINIZI BİLİN – YANLIŞ KİŞİYİ KIRMAYIN
Dünyada pek çok farklı türde insan vardır ve stratejilerinize herkesin aynı şekilde tepki vereceğini asla varsayamazsınız. Bazı insanları kandırır ya da alt ederseniz, hayatlarının geri kalanını intikam peşinde koşarak geçirirler.
Çoğu erkek dolandırılmanın verdiği aşağılanmayı bir boyun eğme duygusuyla kabul eder. Bedava öğle yemeği diye bir şey olmadığını ve genellikle kolay para kazanma hırslarının kendilerini dibe çektiğini anlayarak derslerini alırlar. Ancak bazıları ilaçlarını almayı reddeder. Kendi saflıkları ve açgözlülükleri üzerine düşünmek yerine, kendilerini tamamen masum kurbanlar olarak görürler. Bu tür insanlar adalet ve dürüstlük savaşçıları gibi görünseler de aslında son derece güvensizdirler. Kandırılmak, dolandırılmak, kendilerine olan güvensizliklerini harekete geçirmiştir ve hasarı onarmak için çaresizdirler.
Bazı insanların güvensizliği ve ego kırılganlığı en ufak bir hakarete tahammül edemez. Böyle bir tiple karşı karşıya olup olmadığınızı anlamak için, önce onları test edin – örneğin, onların aleyhine hafif bir şaka yapın. Kendine güvenen bir kişi gülecektir; aşırı güvensiz biri ise kişisel olarak hakarete uğramış gibi tepki verecektir. Bu tip biriyle karşı karşıya olduğunuzdan şüpheleniyorsanız, başka bir kurban bulun.
İnsanları ölçme ve kiminle uğraştığınızı bilme becerisi, güç toplama ve korumada en önemli beceridir. Bu olmadan kör olursunuz.
YASA 20 – TARTIŞMALARDA HIZLICA TARAF TUTMAYIN
Her zaman taraf tutmak için acele eden aptaldır. Kendinizden başka hiçbir tarafa ya da davaya bağlanmayın. Bağımsızlığınızı koruyarak başkalarının efendisi olursunuz – insanları birbirine düşürür, peşinizden koşmalarını sağlarsınız. Kendinizi adadığınız anda sihir kaybolur. Diğer herkes gibi olursunuz.
Yine de unutmayın: Amaç insanları ertelemek ya da bağlılık konusunda yetersiz olduğunuzu göstermek değildir.
İnsanların sizi küçük kavgalarına ve çekişmelerine sürüklemelerine izin vermeyin. İlgili ve destekleyici görünün, ancak tarafsız kalmanın bir yolunu bulun; siz geride durup izlerken ve beklerken bırakın kavgayı başkaları yapsın.
Kendi seçiminiz olmayan bir kavgaya girdiğinizde, tüm inisiyatifi kaybedersiniz. Savaşanların çıkarları sizin çıkarlarınız haline gelir; siz de onların aracı olursunuz. Kendinizi kontrol etmeyi, taraf tutma ve kavgaya katılma yönündeki doğal eğiliminizi dizginlemeyi öğrenin.
YASA 21 – HEDEFİNDEN DAHA APTAL GÖRÜN
Hiç kimse kendini başkasında daha aptal hissetmekten hoşlanmaz. O halde işin püf noktası, kurbanlarınızın kendilerini zeki hissetmelerini sağlamaktır – sadece zeki değil, sizden daha zeki. Bir kez buna ikna olduklarında, art niyetli olabileceğinizden asla şüphelenmeyeceklerdir.
Zekanızın gerçek doğasını ortaya çıkarmak nadiren işe yarar; her zaman onu küçümseme alışkanlığı edinmelisiniz.
YASA 22 – TESLİM OLMA TAKTİĞİNİ KULLANIN: ZAYIFLIĞI GÜCE DÖNÜŞTÜRÜN
Zayıf olduğunuzda, asla onurunuz için savaşmayın; bunun yerine teslim olmayı seçin. Teslim olmak size toparlanmak için zaman, fatihinize eziyet etmek ve onu kızdırmak için zaman, onun gücünün azalmasını beklemek için zaman verir. Ona savaşmanın ve sizi yenmenin tatminini yaşatmayın; önce teslim olun.
Teslimiyeti bir güç aracı haline getirin. Teslimiyet taktiğinin özü budur: İçten içe sağlam durursunuz, ama dıştan eğilirsiniz. Öfkelenmek için bir sebepten yoksun kalan rakipleriniz genellikle şaşkınlığa düşecektir. Teslim olmanın amacı, kendinizi yeniden savunabileceğiniz daha sonraki bir tarih için postunuzu kurtarmaktır.
YASA 23 – GÜÇLERİNİZİ YOĞUNLAŞTIRIN
Zengin bir maden bulup onu derinlemesine kazarak, sığ bir madenden diğerine geçmekten daha çok şey kazanırsınız; yoğunluk her seferinde genişliği yener.
Schopenhauer’in yazdığı gibi, “Akıl yoğunluğun büyüklüğüdür, genişliğin büyüklüğü değil.” Tek bir hedefe, tek bir göreve odaklanın ve onu alt edin. Yoğunluğu, genişlikten daha fazla ödüllendirin. Mükemmellik nicelikte değil niteliktedir.
YASA 24 – MÜKEMMEL SARAY ADAMINI OYNA
Mükemmel saray mensubu, her şeyin güç ve siyasi maharet etrafında döndüğü bir dünyada büyür. Dolambaçlı yollara başvurma sanatında ustalaşmıştır; dalkavukluk yapar, üstlerine boyun eğer ve başkaları üzerinde en dolambaçlı ve zarif şekilde güç iddia eder. Nezaket kurallarını öğrenip uyguladığınızda, sarayda ne kadar yükselebileceğinizin bir sınırı olmayacaktır.
Bu sanatın birkaç kuralına değinirsek: Gösterişten Kaçının. Dalkavuklukta Tutumlu Olun. Tarzınızı ve Dilinizi Karşınızdaki Kişiye Göre Değiştirin. Asla Kötü Haberin Taşıyıcısı Olmayın. Üstünüzdekilerden İyilik İsterken Tutumlu Olun. Görünüş veya Zevk Hakkında Asla Şaka Yapmayın. Duygularınıza hakim olun.
YASA 25 – KENDİNİZİ YENİDEN YARATIN
Toplumun size yüklediği rolleri kabul etmeyin. Dikkat çeken ve izleyicileri asla sıkmayan yeni bir kimlik oluşturarak kendinizi yeniden yaratın. Başkalarının sizin için tanımlamasına izin vermek yerine kendi imajınızın efendisi olun. Dramatik yöntemleri jestlerinize ve eylemlerinize dahil edin; gücünüz artacak ve karakteriniz hayattan daha büyük görünecektir. Şunu anlayın: Dünya size hayatta bir rol biçmek istiyor. Ve bu rolü bir kez kabul ettiğinizde mahkum olursunuz. Gücünüz, seçtiğiniz ya da üstlenmek zorunda bırakıldığınız role ayrılan küçük miktarla sınırlıdır. Öte yandan bir aktör birçok rol oynar.
Yeni kimliğiniz sizi dünyadan koruyacaktır çünkü o “siz” değildir; giyip çıkardığınız bir kostümdür.
Doğuştan sahip olduğunuz karakter, olduğunuz kişi olmak zorunda değildir; miras aldığınız özelliklerin ötesinde, ebeveynleriniz, arkadaşlarınız ve akranlarınız kişiliğinizin şekillenmesine yardımcı olmuştur. Güçlülerin Promethean görevi, sürecin kontrolünü ele almak, başkalarının kendilerini sınırlamasına ve şekillendirmesine izin vermemektir. Kendinizi güçlü bir karaktere dönüştürün. Kendiniz üzerinde kil gibi çalışmak hayattaki en büyük ve en zevkli görevlerinizden biri olmalıdır. Bu sizi özünde bir sanatçı yapar – kendinizi yaratan bir sanatçı.
Kendini yaratma sürecinin ilk adımı özbilinçtir – bir aktör olarak kendinizin farkında olmak ve görünüşünüzü ve duygularınızı kontrol altına almak.
YASA 26 – ELLERİNİZİ TEMİZ TUTUN
Nezaket ve verimlilik timsali gibi görünmelisiniz: Elleriniz asla hatalarla ve kötü işlerle kirlenmemelidir. Başkalarını günah keçisi ve kedi pençesi olarak kullanarak bu lekesiz görünümü koruyun. Kötü durumlarda kurban olarak kalmanız, etrafınızdakilerin beceriksizliği yüzünden ihanete uğrayan zavallı lider olarak kalmanız önemlidir. Bir kraliçe asla ellerini çirkin işlerle kirletmemeli, bir kral da yüzünde kanla halkın karşısına çıkmamalıdır. Yine de iktidar, düşmanların sürekli ezilmesi olmadan ayakta kalamaz – sizi tahtta tutmak için her zaman yapılması gereken kirli küçük görevler olacaktır.
YASA 27 – İNSANLARIN İNANMA İHTİYACI ÜZERİNE OYNAYIN
İnsanlar bir şeye inanmak için büyük bir arzu duyarlar. Onlara bir dava, takip edecekleri yeni bir inanç sunarak bu arzunun odak noktası olun.
Önümüze yeni bir amaç, iksir, kısa yoldan zengin olma planı ya da en son teknolojik trend veya sanat akımı koyduğunuzda yemi yutmak için suya atlarız.
Bunun için:
- Sunduklarınızı Belirsiz ve Basit Tutun. Çoğu insan basit bir çözümün sorunlarına çare olacağını duymak ister. Bu tür bir çözüm sunma becerisi size büyük bir güç verecek ve bir takipçi kitlesi oluşturacaktır. Entelektüelden
- Çok Görsel ve Duyusal Olanı Vurgulayın.
- Grubu Yapılandırmak için Organize Din Formlarını Ödünç Alın.
- Gelir Kaynağınızı Gizleyin.
- Biz-Onlar Dinamiği Kurun.
YASA 28 – CESARETLE EYLEME GEÇİN
Çekingenlik tehlikelidir: Cesaretle girişmek daha iyidir. Cesaretle yaptığınız hatalar daha fazla cesaretle kolayca düzeltilebilir. Herkes cesurlara hayranlık duyar; kimse çekingenleri onurlandırmaz. Yalan ne kadar cesursa o kadar iyidir.
Çekingenliğimizi başkaları için endişe duymak, onları incitmemek ya da kırmamak olarak gizlesek de, aslında bunun tam tersidir – aslında bencilizdir, kendimiz ve başkalarının bizi nasıl algıladığı konusunda endişeleniriz. Cesaret ise dışa dönüktür ve daha az öz-bilinçli ve daha az bastırılmış olduğu için çoğu zaman insanların kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlar.
YASA 29 – PLANI SONUNA KADAR UYGULAYIN
Son her şeydir. Sıkı çalışmanızı tersine çevirebilecek ve zaferi başkalarına verebilecek tüm olası sonuçları, engelleri ve talihin cilvelerini hesaba katarak sonuna kadar plan yapın. Sonuna kadar plan yaparak koşulların altında ezilmeyecek ve ne zaman duracağınızı bileceksiniz.
Birkaç adım sonrasını gördüğünüzde ve hamlelerinizi sonuna kadar planladığınızda, artık duygularınızın ya da doğaçlama yapma arzunuzun cazibesine kapılmayacaksınız.
YASA 30 – BAŞARILARINIZIN ZAHMETSİZ GÖRÜNMESİNİ SAĞLAYIN
Eylemleriniz doğal görünmeli ve kolaylıkla gerçekleştirilmelidir. Bu eylemlere harcanan tüm emek ve pratik ve ayrıca tüm zekice hileler gizlenmelidir. Harekete geçtiğinizde, sanki çok daha fazlasını yapabilecekmişsiniz gibi zahmetsizce hareket edin. Hilelerinizi kimseye öğretmeyin, yoksa size karşı kullanılırlar.
YASA 31 – SEÇENEKLERİ SİZ KONTROL EDİN
En iyi aldatmacalar, karşınızdakine bir seçenek sunuyormuş gibi görünenlerdir: Kurbanlarınız kontrolün kendilerinde olduğunu hissederler ama aslında sizin kuklalarınızdır. İnsanlara, hangisini seçerlerse seçsinler sizin lehinize sonuçlanacak seçenekler sunun. “Özgürlük”, “seçenekler” ve “seçim” gibi kelimeler, içerdikleri faydaların gerçekliğinin çok ötesinde bir olasılık gücü çağrıştırır.
Öte yandan “Sınırsız seçenekler” ifadesi kulağa sonsuz derecede umut verici gelse de, sınırsız seçenekler aslında bizi felç eder ve seçme yeteneğimizi bulanıklaştırır. Sınırlı seçenek yelpazemiz bizi ve çevremizdekileri rahatlatır. İnsanlar bu yüzden limitli seçenekler talep ederler.
YASA 32 – İNSANLARIN FANTEZİLERİYLE OYNAYIN
Çirkin ve nahoş olduğu için gerçeklerden genellikle kaçınılır. Hayal kırıklığından kaynaklanan öfkeye hazırlıklı değilseniz asla hakikate ve gerçekliğe başvurmayın. Hayat o kadar sert ve sıkıntılıdır ki, romantizm üretebilen ya da hayal kurabilen insanlar çöldeki vahalar gibidir: Herkes onlara akın eder. Kitlelerin fantezilerinden yararlanmanın büyük bir gücü vardır. Baskıcı bir gerçeklikten bir fantezi çıkarabilen kişi anlatılamaz bir güce erişebilir.
Gerçeklik: Değişim yavaş ve kademelidir. Sıkı çalışma, biraz şans, makul miktarda özveri ve çok sabır gerektirir. Fantezi: Ani bir dönüşüm kişinin talihini tamamen değiştirecek, çalışmayı, şansı, özveriyi ve zamanı tek bir fantastik hamleyle atlayacaktır. Fakirlikten zenginliğe, hastalıktan sağlığa, sefaletten coşkuya büyük ve tam bir değişim vaat edin ve takipçileriniz olsun.
YASA 33 – HER İNSANIN ZAYIF NOKTASINI KEŞFEDİN
Herkesin bir zayıflığı, kale duvarında bir gedik vardır. Bu zayıflık genellikle bir güvensizlik, kontrol edilemeyen bir duygu ya da ihtiyaçtır; küçük, gizli bir zevk de olabilir. Her iki durumda da, bir kez bulunduğunda, avantajınıza çevirebileceğiniz bir kelebek vidasıdır.
YASA 34 – KRAL GİBİ DAVRANILMAK İÇİN KRAL GİBİ DAVRANIN
Kendinizi nasıl taşıdığınız çoğu zaman size nasıl davranıldığını belirleyecektir: Uzun vadede, kaba veya sıradan görünmek insanların size saygısızlık etmesine neden olacaktır. Çünkü bir kral kendine saygı duyar ve başkalarında da aynı duyguyu uyandırır. Kral gibi davranarak ve gücünüzden emin olarak, kendinizi bir taç giymeye yazgılı gibi gösterirsiniz.
YASA 35 – ZAMANLAMA SANATINDA USTALAŞIN
Asla aceleniz varmış gibi görünmeyin; acele etmek kendiniz üzerinde ve zaman içinde kontrolünüzün olmadığını gösterir. Her zaman sabırlı görünün, sanki her şeyin eninde sonunda size geleceğini biliyormuşsunuz gibi. Doğru anın dedektifi olun; zamanın ruhunu, sizi iktidara taşıyacak trendleri koklayın. Zaman henüz olgunlaşmadığında geri çekilmeyi ve meyvesini verdiğinde şiddetle saldırmayı öğrenin.
Beklemek sadece kendi duygularınızı değil, harekete geçmeyi güç sanarak sizi aceleci hamleler yapmaya itmeye çalışabilecek iş arkadaşlarınızın duygularını da kontrol etmeyi gerektirir.
YASA 36 – SAHİP OLAMAYACAKLARINIZI GÖRMEZDEN GELMEK EN İYİ İNTİKAMDIR
Önemsiz bir sorunu kabul ederek ona varlık ve inandırıcılık kazandırırsınız. Bir düşmana ne kadar çok ilgi gösterirseniz, onu o kadar güçlendirirsiniz; ve küçük bir hata, onu düzeltmeye çalıştığınızda genellikle daha kötü ve daha görünür hale gelir. Bazen işleri oluruna bırakmak en iyisidir. İstediğiniz ama sahip olamadığınız bir şey varsa, onu küçümsediğinizi gösterin. Ne kadar az ilgi gösterirseniz, o kadar üstün görünürsünüz.
Arzu genellikle paradoksal etkiler yaratır: Bir şeyi ne kadar çok isterseniz, o kadar çok peşinden koşarsınız, o da sizden o kadar çok kaçar. Ne kadar çok ilgi gösterirseniz, arzunuzun nesnesini o kadar çok itersiniz.
YASA 37 – SEMBOLİK JESTLER YARATIN
Çarpıcı imgeler ve büyük sembolik jestler bir güç aurası yaratır; herkes bunlara tepki verir. O halde, etrafınızdakiler için, varlığınızı yükselten çarpıcı görseller ve ışıltılı sembollerle dolu bir gösteri sahneleyin. Görünüşten gözleri kamaşan hiç kimse gerçekte ne yaptığınızı fark etmeyecektir.
YASA 38 – İSTEDİĞİNİZ GİBİ DÜŞÜNÜN AMA BAŞKALARI GİBİ DAVRANIN
Alışılmadık fikirlerinizi ve alışılmadık yöntemlerinizi sergileyerek zamana karşı gelme gösterisi yaparsanız, insanlar sadece ilgi çekmek istediğinizi ve onlara tepeden baktığınızı düşüneceklerdir. Kendilerini aşağılık hissettirdiğiniz için sizi cezalandırmanın bir yolunu bulacaklardır. Aralarına karışmak ve ortak dokunuşu beslemek çok daha güvenlidir. Özgünlüğünüzü yalnızca hoşgörülü arkadaşlarınızla ve benzersizliğinizi takdir edeceklerinden emin olduğunuz kişilerle paylaşın.
Akıllı ve zeki insanlar, inanmak zorunda kalmadan da geleneksel davranışlar sergileyebileceklerini ve geleneksel fikirleri dile getirebileceklerini çabuk öğrenirler.
YASA 39 – BALIK YAKALAMAK İÇİN SULARI DALGALANDIRIN
Öfke ve duygusallık stratejik olarak ters etki yaratır. Her zaman sakin ve objektif kalmalısınız. Ancak kendiniz sakin kalırken düşmanlarınızı kızdırabilirseniz, kesin bir avantaj elde edersiniz. Düşmanlarınızın dengesini bozun: Kibirlerinde onları sarsabileceğiniz bir çatlak bulun ve ipleri elinizde tutun.
Öfkeli insanlar genellikle gülünç duruma düşerler, çünkü verdikleri tepki buna neden olan şeyle orantısız görünür. Olayları çok ciddiye alırlar, kendilerine yapılan incinmeyi ya da hakareti abartırlar. Öfke sadece seçeneklerimizi azaltır ve güçlü olan seçenekler olmadan gelişemez. Kendinizi olayları kişisel algılamama ve duygusal tepkilerinizi kontrol etme konusunda eğittiğinizde, kendinizi muazzam bir güce sahip bir konuma getirmiş olacaksınız: Artık diğer insanların duygusal tepkileriyle oynayabilirsiniz.
YASA 40 – BEDAVA YEMEKTEN KAÇININ
Bedelsiz olarak sunulan şey tehlikelidir – genellikle ya bir hile ya da gizli bir yükümlülük içerir. Değeri olan şey için ödeme yapmaya değer. Kendi yolunuzu ödeyerek minnettarlık, suçluluk ve aldatmacadan uzak durursunuz. Paranızla cömert olun ve paranın dolaşımda kalmasını sağlayın, çünkü cömertlik bir işarettir ve güç için bir mıknatıstır.
Daha az ödemekte ısrar ettiğinizde, biraz para kurtarabilirsiniz, ancak neden olduğunuz hakaret ve yarattığınız ucuz izlenim size itibar kaybettirecektir ki bu da güçlülerin her şeyden çok değer verdiği bir şeydir. Bedelin tamamını ödemeyi öğrenin – bu size sonunda çok şey kazandıracaktır.
YASA 41 – BÜYÜK BİR ADAMLA YARIŞMAKTAN KAÇININ
Önce olan her zaman sonra olandan daha iyi ve daha orijinal görünür. Eğer büyük bir adamın başarısını elde ettiyseniz, onları gölgede bırakmak için onların başarılarının iki katını elde etmeniz gerekecektir. Onların gölgesinde kaybolmayın ya da kendi yaratmadığınız bir geçmişe takılıp kalmayın: Rotanızı değiştirerek kendi adınızı ve kimliğinizi oluşturun. Zorba babayı öldürün, mirasını küçümseyin ve kendi yolunuzda parlayarak güç kazanın.
YASA 42 – ÇOBANA SALDIRIN VE KOYUNLAR DAĞILSIN
Sorunlar genellikle tek bir güçlü bireyden kaynaklanır: kışkırtıcı, kibirli ast, iyi niyeti zehirleyen. Bu tür insanların faaliyet göstermesine izin verirseniz, diğerleri de onların etkisine boyun eğecektir. Sebep oldukları sorunların çoğalmasını beklemeyin, onlarla pazarlık yapmaya çalışmayın – onlar iflah olmazlar. Onları izole ederek ya da sürgün ederek etkilerini nötralize edin. Sorunun kaynağına saldırın ve koyunlar dağılsın.
YASA 43 – BAŞKALARININ KALPLERİ VE ZİHİNLERİ ÜZERİNDE ÇALIŞIN
Zorlama, sonunda aleyhinize işleyecek bir tepki yaratır. Başkalarını sizin yönünüzde hareket etmeleri için baştan çıkarmalısınız. Baştan çıkardığınız bir kişi sizin sadık piyonunuz olur. Başkalarını baştan çıkarmanın yolu da onların bireysel psikolojileri ve zayıflıkları üzerinde çalışmaktır. Duyguları üzerinde çalışarak, değer verdikleri ve korktukları şeylere oynayarak direnenleri yumuşatın. Başkalarının kalplerini ve zihinlerini görmezden gelirseniz sizden nefret etmeye başlarlar.
Güç oyununda etrafınız, kendi çıkarlarına olmadığı sürece size yardım etmek için hiçbir nedeni olmayan insanlarla çevrilidir. Sembolik jestler genellikle sempati ve iyi niyet kazanmak için yeterlidir. Örneğin bir fedakarlık jesti (çevrenizdekiler gibi sizin de acı çektiğinizi göstermek) sizin acınız sembolik ya da önemsiz, onlarınki gerçek olsa bile insanların sizinle özdeşleşmesini sağlayacaktır.
İnsanların zihinlerine hitap etmekte en başarılı olan kişiler genellikle sanatçılar, entelektüeller ve daha şiirsel bir yapıya sahip olanlardır. Bunun nedeni fikirlerin en kolay metaforlar ve imgeler aracılığıyla iletilebilmesidir. O halde, cebinizde insanların zihinlerine somut olarak hitap edebilecek en az bir sanatçı veya entelektüel bulundurmak her zaman iyi bir politikadır.
YASA 44 – AYNA ETKİSİYLE KONTROLÜ ELİNİZE ALIN
Ayna gerçeği yansıtır, ama aynı zamanda aldatma için mükemmel bir araçtır: Düşmanlarınızı yansıttığınızda, tam olarak onların yaptıklarını yaptığınızda, stratejinizi anlayamazlar. Ayna Etkisi onları alaya alır ve küçük düşürür, aşırı tepki vermelerini sağlar. Onların ruhlarına ayna tutarak, değerlerini paylaştığınız yanılsamasıyla onları baştan çıkarırsınız; eylemlerine ayna tutarak onlara bir ders verirsiniz. Ayna Etkisinin gücüne çok az kişi karşı koyabilir.
YASA 45 – DEĞİŞİM İHTİYACINI VAAZ EDİN, DRAMATİK REFORM YAPMAYIN
Herkes soyut olarak değişim ihtiyacını anlar, ancak günlük düzeyde insanlar alışkanlıkların yaratıklarıdır. Çok fazla yenilik travmatiktir ve isyana yol açacaktır. Bir güç pozisyonunda yeniyseniz ya da bir güç tabanı oluşturmaya çalışan bir yabancıysanız, işlerin eski yapılış biçimine saygı gösterin. Değişim gerekliyse, bunu geçmişe göre nazik bir iyileştirme gibi hissettirin.
İnsan psikolojisi birçok ikilik içerir; bunlardan biri de insanların değişim ihtiyacını anlamalarına, kurumların ve bireylerin zaman zaman yenilenmesinin ne kadar önemli olduğunu bilmelerine rağmen, kendilerini kişisel olarak etkileyen değişikliklerden rahatsız olmaları ve üzülmeleridir.
Değişim sürecinde değişimi gizlemeye yönelik bir strateji geçmişin değerlerini yüksek sesle ve alenen desteklemektir.
YASA 46 – ASLA ÇOK MÜKEMMEL GÖRÜNMEYİN
Başkalarından daha iyi görünmek her zaman tehlikelidir, ama en tehlikelisi hiçbir kusuru ya da zayıflığı yokmuş gibi görünmektir. Kıskançlık sessiz düşmanlar yaratır. Kıskançlığı saptırmak ve daha insani ve ulaşılabilir görünmek için zaman zaman kusurları sergilemek ve zararsız kötü alışkanlıkları kabul etmek akıllıca olacaktır. Yalnızca tanrılar ve ölüler cezasız bir şekilde mükemmel görünebilir.
Kendini teslim ederek mutlu olamayacağını hisseden bir hayran, hayran olduğu şeyi kıskanmayı seçer. Hayranlık mutlu bir teslimiyettir; kıskançlık ise mutsuz bir kendini öne sürmedir. (KIERKEGAARD)
Gracián, kıskançlığı saptırmak için güçlü olanın bir zayıflık, küçük bir sosyal patavatsızlık, zararsız bir ahlaksızlık sergilemesini önerir. Sizi kıskananlara beslenecekleri bir şey verin ve dikkatlerini daha önemli günahlarınızdan uzaklaştırın. Unutmayın: Önemli olan gerçekliktir.
YASA 47 – ZAFERDE, NE ZAMAN DURACAĞINIZI ÖĞRENİN
Zafer anı çoğu zaman en büyük tehlike anıdır. Zaferin sıcaklığıyla, kibir ve aşırı güven sizi hedeflediğiniz amacın ötesine itebilir ve çok ileri giderek, yendiğinizden daha fazla düşman kazanırsınız. Başarının aklınızı başınızdan almasına izin vermeyin. Strateji ve dikkatli planlamanın yerini hiçbir şey tutamaz. Bir hedef belirleyin ve ona ulaştığınızda durun.
YASA 48 – SU GİBİ OLUN (Assume Formlessness)
Bir şekil alarak, görünür bir plana sahip olarak kendinizi saldırıya açık hale getirirsiniz. Düşmanınızın kavrayabileceği bir şekil almak yerine, kendinizi uyarlanabilir ve hareket halinde tutun. Hiçbir şeyin kesin olmadığı ve hiçbir yasanın sabit olmadığı gerçeğini kabul edin. Kendinizi korumanın en iyi yolu su gibi akışkan ve şekilsiz olmaktır; asla istikrar ya da kalıcı düzen üzerine bahis oynamayın. Her şey değişir.
Dövüş sanatlarında stratejinin anlaşılmaz olması, formun gizlenmesi ve hareketlerin beklenmedik olması önemlidir, böylece onlara karşı hazırlıklı olmak imkansız hale gelir. İyi bir generalin başarısızlığa uğramadan kazanmasını sağlayan şey, her zaman anlaşılmaz bir bilgeliğe ve hiçbir iz bırakmayan bir hareket tarzına sahip olmasıdır. Sadece şekilsiz olan etkilenemez. Bilgeler anlaşılmazlık içinde saklanırlar, bu yüzden duyguları gözlemlenemez; şekilsizlik içinde hareket ederler, bu yüzden çizgileri aşılamaz.
SONUÇ OLARAK
Kitap tahmin edersiniz ki ahlaki bir kaygı gütmeden modern bir Machiavelli edasıyla güce giden yolları ve becerileri açımlıyor. Uygulamak ya da uygulamamak tabi bizim elimizde 🙂
Bu becerilerin en önemlisi ve gücün en önemli temeli, duygularınıza hakim olma becerisidir. Bunu bir oyun olarak görebiliriz. Rakibiniz karşınızda oturuyor. Her ikiniz de centilmen ya da hanımefendi gibi davranır, oyunun kurallarına uyar ve hiçbir şeyi kişisel algılamazsınız.