Defterler – Ludwig Wittgenstein – Kitap Özeti

Bu kitap Wittgenstein’ın Tractatus’unu yazmadan önceki notlarını içeriyor (Tractatus’u daha rahat anlayabilmek umudu ile buradan başladım). Wittgenstein’ın bazı düşüncelerini anlamak için Russell’ın Principia Mathematica ve Frege’nin mantık konusundaki ana görüşlerini araştırmanızı tavsiye ederim. Temel bir argümanı net bir şekilde açıklamaktansa daha çok aforizmalar formatında olduğundan bazı aklımda kalan noktaları kitaptaki sıraya sadık kalmadan özetleyeceğim:

Mantık üzerine:

  • Mantık kendi başının çaresine bakmalıdır ile kitaba başlayarak mantığı felsefesinin temeline koyuyor. Russell`da Principia Mathematica`da matematiği mantık ile temellendiriyordu.
  • Mantıksal bir önermede dünya deneysel olarak bir araya getirilir. Eklemli (articulated) olduğu ölçüde bir şey durumunun resmi olabilir. Önermenin doğruluğu ve yanlışlığı bu eklemlemededir. Daha spesifik olarak bu eklemlemenin dünyaya uyumundadır. Yani dünyanın mantığı doğru ve yanlışlığı önceler. İlerleyen kısımdaki şu cümlesi aslında bunun sonuçlarından biri: Dünya sabittir, bocalayan belirlenimlerimizdir.
  • Önermeler dünyanın ölçüm aygıtıdır. Önerme ile dile getirilemeyen birşey varolamaz (bir ölçüt).
  • Önermelerdeki isimler nesnenin yerine geçer. İm (sign – işaret) ve imlenen (reference) şeyin özdeşliği konusu ve Frege`nin sense and reference ayrımınını anlamak bu sorgulamada kastedilen konuda fikir verebilir.

Resim teorisi:

  • Önerme olgunun resmidir ve olgunun farklı resimlerini tanımlayabilirim. (Bunu resim teorisi diyor ve bunu Tractatus`ta daha açacak). Resim teorisini tersten düşünürsek bir şeyin veya durumun düşünülebilmesi için kendi kendimize onun resmini yapabiliriz.
  • Resim teorisinde değillemeyi düşünürsek: p önermesi bir resim çiziyorsa ~p (p değil) neyi ifade ediyor? Değilleme bişeyin nasıl olduğunun değili midir yoksa bişeyin nasıl olmadığı mıdır? (Ontolojik değilleme ve mantıksal değilleme gibi). Buna ek olarak olgular da olumlu veya olumsuz olabilir. Sonuçta vardığı nokta resmin doğruluğu değillenebilir ama resmin kendisi değil.
  • Değilleme konusu Wittgenstein`ı uzun sorgulamalara itiyor. Diyor ki P`den aynı zamanda ~P çıkar. Yani şeyler karşıtını da içerir ve Her önermenin yalnız tek bir olumsuzu vardır ?!
  • Resimle önerme arasındaki farkı burada, değillemede görülüyor.

Dil üzerine:

  • Mantıksal önermeler gibi dil de eklemlidir (Tractatus da dil ile mantık arasında daha direkt bir bağ kuracaktır).
  • Dil aracılığı ile oluşturulan mantıksal resmin doğruluğu gerçeklikle uyuşmasıdır. Bunun için gerçeklikle önermede birşeyin özdeş olması gerekir. Bu im ile imleyen arasındaki (isimler üzerinde bahsedilen) mantıksal bir bağdır. Bu bağ imlenenin şeyin dışındadır (Saussure bu kısmı ileride netleştirecek). Bunun bir sonucu olarak: doğruluk ve yanlışlık önermenin dünya ile bağıntısına bir gönderme yapar.
  • İki boyutlu yazımızla istediğimiz herhangi bir anlamı ifade edebileceğimize güvenimizin temelini sorgulayarak dildeki limite dair sorgulamasının sinyalini veriyor.
  • Birşey dil aracılığıyla ifade edilemezse onun hakkında soru sormamız da imkansızdır (Metafiziğe bir gönderme olarak algılanabilir). Düşünce ve dil aynı şeydir: düşünülemeyen söylenemez. Notlarında o ünlü fikrini görüyoruz: Dilimin sınırları dünyamın sınırlarını temsil eder.

Ontolojik ve Etik Sorgulamalar:

  • Mantıksal Atomist bir çizgide yalınlık konusunu irdeliyor. Mesela yalın önermeler var mıdır? Yalın şeyler talebini anlamın belirliliği talebi olarak görüyor. Uzamı olan herşey bölünebilir. (bu kısmı Tractatus`ta derinleştirecek)
  • Mistik olana eğilimimizi kabul eder. Bunun nedeni olarak arzularımızın bilim tarafından tatmin edilmemesini görür. Tüm bilimsel sorulara bakarsak hala ana sorulara hiç değinilmediğini hissederiz.
  • Burada arka arkaya kendi yaşam felsefesine dair ipuçları paylaşıyor (sadeleştirip aktarmaya çalışacağım):
    • Dünya vardır ve dünyada anlam sorunsalı vardır. (Eyvallah). Yaşamım dünyadır.
    • Anlam dünyanın dışında, aşkındır. Bu anlamı tanrı olarak düşünebiliriz. Dua etmek yaşamın anlamı hakkında düşünmektir.
    • İstencim dünyaya nüfuz eder. İyi veya kötü olan odur. Kendinde dünya ne iyi ne de kötüdür. İstenç dünyaya karşı öznenin tutumudur.
    • Olayları istencime göre istesem de yönlendiremem (bağımsızdır), bu etkiden vazgeçerek özgürleşebilirim. Mutlu olmak dünyayla uyum içinde olmaktır. Yaşam eğer ızdıraplı ise bilgi yaşamı (bence felsefe) dünyanın ızdırabına rağmen mutlu olmanın yoludur.
    • Bir etkim varsa sadece ve ancak dünyamın sınırlarını etkileyebilirim !!
    • Tanrıya inanmak dünyanın olgularının meselenin sonu olmadığını görmek demektir.
    • Vicdan dengeyi yaratır ve tanrının sesidir.
    • Etik aşkındır (tanrısaldır) – İntihara izin varsa herşeye izin vardır. Bu etiğin doğasına ışık tutar.