Golf oyuncusu Tiger Woods, kasıtlı ve sürekli pratiği başarıyı belirlediği ve bunun sonucu olarak da pratiğin mümkün olduğunca erken başlaması gerektiği fikrini sembolize eder.
Erken ve dar bir şekilde uzmanlaşmaya yönelik baskı sporun çok ötesine uzanıyor. Bize sık sık, dünya ne kadar rekabetçi ve karmaşık hale gelirse, onu yönlendirmek için hepimizin o kadar uzmanlaşması gerektiği (ve ne kadar erken başlamamız gerektiği) öğretilir. Örneğin, Onkologlar artık kanser konusunda değil, tek bir organla ilgili kanser konusunda uzmanlaşıyor ve bu eğilim her yıl daha da ilerliyor.
Gerçekte, spor yıldızlığına giden geç uzmanlaşma yolu Tiger yolundan çok daha yaygındır, ancak bu sporcuların hikayeleri çok daha sessizce anlatılır, tabii anlatılırsa. Önde gelen spor bilimci Ross Tucker bu alandaki araştırmaları basitçe özetliyor: “Erken zamanlarda uzmanlaşmak değil farklı aktiviteleri deneyimlemek önemli”.
Artan uzmanlaşma, yenilik arayışında bir “paralel siperler sistemi” yarattı. Herkes kendi çukurunda daha derine iniyor ve sorunun çözümü orada olsa bile nadiren ayağa kalkıp bir sonraki çukura bakıyor.
Erken Başlama Kültü (Head Start Cult)
2009 yılında Kahneman ve Klein, alışılmadık bir adım atarak bir makalenin ortak yazarlığını üstlendiler.
Dar deneyimler daha iyi satranç ve poker oyuncuları ve itfaiyeciler yarattı, ancak finansal ya da siyasi eğilimleri ya da çalışanların veya hastaların nasıl performans göstereceğini daha iyi tahmin etmedi.
Klein’ın üzerinde çalıştığı ve içgüdüsel örüntü tanımanın güçlü bir şekilde işlediği alanlar, psikolog Robin Hogarth’ın “nazik” öğrenme ortamları olarak adlandırdığı alanlardır. Örüntüler defalarca tekrarlanır ve geri bildirim son derece doğru ve genellikle çok hızlıdır. Bunun dışında kalan alanlarda oyunun kuralları genellikle belirsiz ya da eksiktir, tekrar eden örüntüler olabilir ya da olmayabilir ve bunlar açık olmayabilir ve geri bildirim genellikle gecikmeli, hatalı ya da her ikisidir.
Dünya bir golf oyunu değildir ve hatta tenis bile değildir. Robin Hogarth’ın dediği gibi, dünyanın büyük bir kısmı “Mars tenisi” gibidir; beklenmedik şeyler olur. Oyuncuları topları ve raketleriyle kortta görebilirsiniz ama kimse kuralları paylaşmamıştır. Onları türetmek size kalmış ve önceden haber verilmeksizin değiştirilebilirler.
Kahneman örüntülü alanların “sağlam istatistiksel düzenliliklerine” işaret etti. Ancak kurallar çok az değiştirildiğinde, uzmanlar ciddi şekilde yalpalıyordu. Bir çalışmada deneyimli muhasebecilerden, önceki vergi yasasının yerini alan yeni bir vergi yasasını kesintiler için kullanmaları istendiğinde, acemilerden daha kötü performans göstermişlerdir. Bu olguya “bilişsel yerleşiklik” diyor.
Kariyerlerinin başlarında, daha sonra başarılı geçişler yapanlar daha geniş bir eğitime sahipti ve birincil uzmanlıklarını sürdürürken bile birden fazla “kariyer akışını” açık tuttular. Tek şeritli tek yönlü bir cadde yerine “sekiz şeritli bir otoyolda seyahat ettiklerini” söyleyebiliriz. Çok yönlülerdi (they had range). Başarılı uygulayıcılar; bir alandaki bilgiyi alıp yaratıcı bir şekilde başka bir alana uygulamakta ve bilişsel sıkışmadan kaçınmakta mükemmeldi.
Flynn etkisi; yirminci yüzyılda her yeni nesille birlikte IQ testlerine verilen doğru cevaplardaki artış- otuzdan fazla ülkede belgelenmiştir. Kazançlar şaşırtıcıdır: her on yılda üç puan. Bunu bir perspektife oturtmak gerekirse, bugün ortalama puan alan bir yetişkin, bir asır önceki yetişkinlerle kıyaslandığında %98`lik dilimde olacaktır. Flynn, günümüz çocuklarının daha önceden öğrenilmiş bir yöntem olmaksızın problemleri anında çözme konusunda çok daha iyi olduklarını belirtiyor.
Modern dünyaya maruz kalmak bizi karmaşıklığa daha iyi adapte etti ve bu da entelektüel dünyamızın genişliği üzerinde derin etkileri olan esneklik olarak ortaya çıktı. Modern yaşam çok yönlülük gerektirir, çok uzak alanlar ve fikirler arasında bağlantılar kurmayı gerektirir. Özgürce hareket edebilme, bir kategoriden diğerine geçebilme yeteneği, ‘soyut düşünmenin’ başlıca özelliklerinden biridir.
Bütün olarak bakıldığında, bu tablo müziğe özgü olmayan klasik bir araştırma bulgusuyla uyumludur: eğitimin genişliği transferin genişliğini öngörür. Yani, bir şey ne kadar çok bağlamda öğrenilirse, öğrenci o kadar çok soyut model yaratır ve herhangi bir örneğe o kadar az güvenir. Öğrenciler bilgilerini daha önce hiç görmedikleri bir duruma uygulamada daha iyi hale gelirler ki bu da yaratıcılığın özüdür.
Hızlı ve Yavaş Öğrenme
Küçük öğrenciler eve bağlantı kurmaya zorlayan problemler getirdiklerinde; ebeveynler ‘Dur sana göstereyim, daha hızlı, daha kolay bir yolu var’ diyorlar. Hem dayanıklı (kalıcı) hem de esnek (geniş çapta uygulanabilir) bir öğrenme için hızlı ve kolay tam bir sorundur.
Maymunlar ile yapılan bir deneyde sonuçları şu şekildeydi: Eğitim sırasındaki sorunlarda ne kadar çok ipucu varsa, maymunlar o kadar iyi performans gösterdi fakat reel bir test gününde daha kötü performans gösterdiler. Çalışmanın sonucu basitti: “İpuçlarıyla eğitim kalıcı bir öğrenme sağlamadı.”
Mücadele gerçek ve gerçekten faydalı. Kornell ve ekibi, “Hayat gibi,” diye yazıyor. Hafızadan geri çağırma da tamamen eğitim yolculuğuyla ilgilidir.
Her şeyden önce en temel mesaj, öğretmen ve öğrencilerin test performansını öğrenme olarak yorumlamaktan kaçınmaları gerektiğidir. Öğrenme sürecinde bir testteki iyi performans o konuda ustalığa işaret edebilir, ancak öğrencilerin ve öğretmenlerin bu tür bir performansın genellikle hızlı ama geçici bir ilerlemeye işaret edeceğinin farkında olmaları gerekir.
Aralıklı tekrar ve bağlantı kurma ve serpiştirme gibi zorluklar bilgiyi esnekleştirir, eğitimde hiç ortaya çıkmayan sorunlar için kullanışlı hale getirir. Bunların hepsi öğrenmeyi yavaşlatır ve kısa vadede performansın düşmesine neden olsa da uzun vadede daha kalıcı sonuçlar yaratır.
Deneyimin Dışında Düşünmek
Derin ilişkisel (bağlantılar kuran) düşünme, yüzeyde çok az ortak noktası varmış gibi görünen çoklu alanlardaki veya senaryolardaki kavramsal benzerlikleri fark etme pratiğidir. Kompleks problemleri çözmek için güçlü bir araçtır. İnsan olarak ilişkisel düşünme yeteneğimiz, gezegeni yönetiyor olmamızın nedenlerinden biridir. Diğer türler için kavramlar arası bağlantılar gerçekten zordur. İlişkisel düşünme yeni olanı alır ve tanıdık hale getirir ya da tanıdık olanı alır ve yeni bir ışığa koyar. Bu sayede insanların daha önce hiç görmedikleri bağlamlarda karşılaştıkları sorunlar hakkında akıl yürütmelerini sağlar.
İnsan sezgileri, araştırmacıların kompleks olarak adlandırdıkları sorunlar için tasarlanmamıştır. Deneyime dayalı içgüdülerimiz, örüntülü yan sorunların ve çözümlerin tekrarlandığı alanlar için işe yarar.
Psikologlar, bir bireyin ne kadar çok içsel ayrıntıyı göz önünde bulundurması sağlanırsa, yargılarının o kadar aşırı ve yanlışlığa açık hale geldiğini defalarca göstermiştir. Örneğin risk sermayedarları kendi projeleri hakkında daha fazla ayrıntı bildiklerinden onların başarı potansiyelini abartırlar.
Netflix de tavsiye algoritmasını geliştirmek için benzer bir sonuca vardı. Nelerden hoşlandığınızı anlamak için filmlerin özelliklerini çözmek çok karmaşıktı. Neyi sevebileceğinizi tahmin etmek yerine, kime benzediğinizi inceliyorlar ve bu sayede size benzer insanların severek izlediği şeyleri öneriyorlar.
Fazla Metanetin (Grit) Yarattığı Sorun
Farklı alanlardaki yüksek performanslı kişilerle konuşuyordu ve akıllıca “Grit” (türkçede azim veya metanet olabilir) olarak formüle ettiği bir kombinasyon olan tutku ve azim üzerinde çalışmaya karar verdi. Bunun temel kaynağı esasen kişinin ilgi alanlarının tutarlılığıdır; yani kişinin tam olarak ne istediğini bilmesi.
Dünyanın en popüler kariyer yazılarından bazılarının yazarı olan Seth Godin, “pes edenler asla kazanamaz” fikrini küçümseyen bir kitap yazdı. Godin’e göre “kazananlar” bir planın kendilerine uygun olmadığını fark ettiklerinde hızlı ve sık bir şekilde vazgeçerler ve bu konuda kendilerini kötü hissetmezler.
Zorluklar karşısında sebat etmek uzun bir yolun yolcuları için güçlü bir yandır, ancak ne zaman vazgeçileceğini bilmek daha stratejik bir avantajdır. Godin, batık maliyet yanılgısı`na dikkat çeker. Bir şeye zaman ya da para yatırdıktan sonra, onu bırakmaktan nefret ederiz, çünkü bu zamanımızı ya da paramızı boşa harcadığımız anlamına gelir, her ne kadar çoktan gitmiş olsa da. Ne kadar çok yatırım yapmış ve hatta kaybetmişsek, her şeyin yoluna gireceği konusunda o kadar uzun süre ısrarcı oluruz.
Olası Benliklerinizle Flört Etmek
Hayatın belirli bir noktasında, bir bireyin doğası belirli bir duruma nasıl tepki vereceğini etkiler, ancak kişinin doğası başka bir durumda şaşırtıcı derecede farklı görünebilir. Mesela bir kişi dev bir partideyse, o zaman içe dönük görünür, ancak iş yerinde ekibiyle birlikteyse, o zaman dışa dönük görünür. Peki David içe dönük mü yoksa dışa dönük mü? İkisi de… Ogas ve Rose buna “bağlam ilkesi” (Context Principle) diyor.
Kişilik zaman, deneyim ve farklı bağlamlarla beklediğimizden daha fazla değiştiğinden uzun vadeli hedefler belirlemek için yeterli donanıma sahip değiliz. Her bir “ben hikayesi” gelişmeye devam eder.
Aktiviteleri, sosyal grupları, bağlamları, işleri, kariyerleri örnekleyerek ve ardından kişisel anlatılarımızı yansıtarak ve ayarlayarak yaşam boyunca hikayemizin kalitesini en üst düzeye çıkarırız. Ve tekrarlarız.
Kendimizi yeni olasılıklara açarak, yeni faaliyetler deneyerek, yeni ağlar kurarak, yeni rol modelleri bularak keşfederiz. Kim olduğumuzu teoride değil pratikte öğreniriz.
“Gerçekten kim olmak istiyorum?” sorusuna kesin ve a priori bir yanıt beklemek yerine olası benliklerinizle flört edin. Büyük bir plan yerine, hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilecek kısa süreli deneyler bulun. Yani planla ve uygula değil; Test et ve öğren.
Outsider (aykırı veya çömez) Olmanın Avantajı
En akıllıca çözümün çoğu zaman normal müfredatın bir parçası olmayan bir bilgi parçasından gelir. Yaratıcı sorun çözmenin anahtarlarından biri; sorunun ‘uzmanlığının’ çözümü kısıtlamaması için” farklı yaklaşımlar kullanan aykırı veya çömezlerde yararlanmaktır. Bazen ana alan o kadar kısıtlı olabilir ki, meraklı bir yabancı gerçekten de çözümü görebilecek tek kişidir.
İnsanlarin nesneleri̇n sadece bi̇li̇nen kullanimlarini göz önünde bulundurma yönünde i̇yi̇ belgelenmi̇ş bi̇r eği̇li̇mi̇ vardir; bu i̇çgüdü i̇şlevsel sabi̇tli̇k olarak bi̇li̇ni̇r.
Ünlü fizikçi ve matematikçi Freeman Dyson bunu şu şekilde ifade etmiştir: hem odaklanmış kurbağalara hem de vizyon sahibi kuşlara ihtiyacımız var. Kuşlar havada uçar ve uzak ufuklara kadar uzanan geniş manzaralarını inceler. Düşüncelerimizi birleştiren ve manzaranın farklı yerlerinden gelen çeşitli sorunları bir araya getiren kavramlardan zevk alırlar. Kurbağalar aşağıdaki çamurda yaşar ve yalnızca yakınlarda yetişen çiçekleri görürler. Daha uzağı gördükleri için kuşların kurbağalardan daha iyi olduğunu ya da daha derini gördükleri için kurbağaların kuşlardan daha iyi olduğunu iddia etmek aptalcadır. Ona göre dünya hem geniş hem de derindir.
Genelciler tek bir alanda çok uzun süre çalışmaktan sıkılma eğilimindedir. Alanları entegre ederek, teknolojiyi bir alandan alıp diğerlerine uygulayarak değer katarlar. Bir de “polimatlar” vardır. En az bir alanda derinliği olan geniş kişiler.
Bu bağlamda uzmanlaşma rotası açıktır: düz gitmeye devam edin. Ameliyat olmanız gerekiyorsa, bu prosedürde uzmanlaşmış ve bunu birçok kez, tercihen aynı ekiple yapmış bir doktor istersiniz. Çok yönlülüğü büyütmek ise daha zordur. Belirsizlik ve muğlaklık arttıkça çok yönlülük giderek daha önemli hale gelir.
Mesela şirketlerde seri inovasyoncu olarak görülen kişilerin kim olduğuna dair bulgular şu özelliklere işaret ediyor:
- Belirsizliğe karşı yüksek tolerans
- Sistem ve çerçeve düşünürleri
- Çevresel alanlardan ek teknik bilgi
- Halihazırda mevcut olanı yeniden kullanma
- Farklı bilgi parçalarını yeni yollarla birleştirme yeteneği
- Birçok farklı kaynaktan gelen bilgileri sentezleme
- Geniş ilgi ve okuma alanları
- Birden fazla alanda önemli ölçüde öğrenme ihtiyacı
Uzmanlığa Kanmak
Dünyanın nasıl işlediğine dair tek bir büyük fikre karşıt gerçekler karşısında bile daha fazla bağlanan ve dünyanın zihinsel temsili için bilgi topladıkça tahminleri daha iyi değil daha kötü hale gelen özel bir düşünür türü vardır.
Ortalama bir uzman korkunç bir tahmincidir. Uzmanlık alanları, yılların deneyimi, akademik dereceleri ve hatta (bazıları için) gizli bilgilere erişimleri hiçbir fark yaratmaz. Psikoloji ve istihbarat toplama böylelerine “büyük bir şey bilen” dar görüşlü kirpiler denir. Bunun zıttı da “birçok küçük şey bilen” bütünleştirici tilkilerdir.
Kirpiler, uzmanlık alanlarındaki bir gelenek içinde “sadakatle çalışırlar” ve iyi tanımlanmamış sorunlara kalıplaşmış çözümler bulurlar. Tilkiler ise eklektik bir dizi gelenekten yararlanırlar ve belirsizlik ve çelişkileri içerisinde rahattırlar. En tilki tahminciler tahmin işinde tek başlarına etkileyicidiler ama ekip halinde daha da iyi sonuçlar alırlar.
Bunun en önemli nedeni: En iyi tahminciler kendi fikirlerini test edilmesi gereken hipotezler olarak görürler. Amaçları ekip arkadaşlarını kendi uzmanlıklarına ikna etmek değil, ekip arkadaşlarını kendi fikirlerini yanlışlamalarına yardımcı olmaya teşvik etmektir. Ayrıca son derece meraklıdırlar ve sadece karşıt fikirleri dikkate almakla kalmaz, proaktif bir şekilde disiplinleri aşarak onları ararlar (Aktif açık fikirlilik).
Kirpiler karmaşıklığın altında, satranç tahtasında tekrar eden desenler gibi, uzmanlık alanlarıyla çerçevelenmiş basit, deterministik neden-sonuç kuralları görme eğilimindedir. Tilkiler, başkalarının basit neden-sonuç olarak gördüğü şeylerde karmaşıklık görürler. Çoğu neden-sonuç ilişkisinin deterministik değil olasılıksal olduğunu anlarlar. Bilinmeyenler ve şans vardır ve tarih görünüşte tekrar etse bile bunu tam olarak yapmaz.
İyi yargıçlar inançlarını sık güncelleyenlerdir. Bir bahse girip kaybederlerse, tıpkı bir galibiyetin pekiştirilmesi gibi bir kaybın mantığını da benimserler. Buna tek kelimeyle öğrenme denir ve bazen de geçmiş öğrenim ve deneyimleri tamamen bir kenara bırakmayı gerektirir.
Alıştığınız Araçları Bırakmayı Öğrenmek
İster havayolu kazaları ister yangın trajedileri olsun, alışılmadık durumlara hızlı uyum sağlamak yerine, deneyimli grupların baskı altında esnekliklerini kaybettiklerini ve “en iyi bildikleri şeye gerilediklerini” gördü. Kolektif bir kirpi gibi davranarak, alışık olmadıkları bir durumu, sanki daha önce deneyimledikleri bir şey haline getirmeye çalışıyormuş gibi, tanıdık bir konfor alanına doğru büküyorlardı.
“Uyum” (Congruence), bir kurumun bileşenleri -değerler, hedefler, vizyon, benlik kavramları ve liderlik tarzları- arasındaki kültürel harmoni için kullanılan bir sosyal bilim terimidir. Uyum, 1980’lerden bu yana kurumsal teorinin temel direklerinden biri olmuştur. Etkili bir kültür hem tutarlı hem de güçlüdür. Tüm sinyaller açıkça aynı yönü gösterdiğinde, kendi kendini güçlendiren tutarlılığı teşvik eder ve insanlar tutarlılığı sever. Kültürel uyumu 334 yüksek öğrenim kurumunda inceleyen araştırmacılar, bunun hiçbir kurumsal başarı ölçütü üzerinde etkisi olmadığını bulmuştur. En etkili liderlerin ve kurumların bir çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koyar. Aynı anda hem talepkar hem besleyici, hem düzenli hem girişimci, hatta hem hiyerarşik hem de bireyci olabiliyorlardı. Görünüşe göre bir miktar belirsizlik zararlı değildi.
Kasıtlı Amatörlük
Beynin günlük işlerinden farklı bir şey düşünmesine izin vermek gerekir. Smithies’in deyimiyle “Cumartesi günü tamamen rasyonel olmak zorunda değilsiniz.”
Becerilerinizi aynı şeyleri yapmayan bir yere götürün. Becerilerinizi alın ve yeni bir probleme uygulayın ya da probleminizi alın ve tamamen yeni beceriler deneyin.
“Amatör” kelimesi bir hakaret olarak ortaya çıkmamıştır; Latincede belirli bir çabaya hayranlık duyan kişi anlamına gelir. İnovasyon ve ustalığın bir paradoksu uzunca zamandır yürüdüğünüz yolda sanki yeni başlamış gibi davrandığınızda ortaya çıkmasıdır.
Sınırlı özensizlik ilkesi: çok dikkatli olmak konusunda dikkatli olun, aksi takdirde keşfinizi bilinçsizce sınırlandırırsınız.
Sorunun bir kısmı, genç bilim insanlarının nasıl düşüneceklerini öğrenmeden uzmanlaşmak için acele etmeleridir; sonunda kendileri iyi çalışmalar üretemezler. Telefonlarında insanlığın tüm bilgisiyle dolaşan insanlar var, ancak bunları nasıl entegre edecekleri konusunda hiçbir fikirleri yok. İnsanları düşünme ya da muhakeme konusunda eğitmiyoruz.
Akademide birbirinden farklı bilgi parçaları arasında köprüler kuran çalışmaların finanse edilme olasılığı daha düşüktür, ünlü dergilerde yer alma olasılığı daha düşüktür, yayınlandıktan sonra görmezden gelinme olasılığı daha yüksektir ve uzun vadede insan bilgisi kütüphanesinde bir hit olma olasılığı daha yüksektir.
Bilimde gerçekten orijinal keşifler genellikle öngörülemeyen küçük bulgular tarafından tetiklenir.
Yelpazenizi Genişletmek
Tek cümlelik bir tavsiye: Kendinizi geride hissetmeyin.
Herkes farklı bir hızda ilerler, bu yüzden kimsenin size kendinizi geride hissettirmesine izin vermeyin.
Kendi kişisel yolculuğunuza ve projelerinize, Michelangelo’nun bir mermer bloğuna yaklaştığı gibi yaklaşın; ilerledikçe öğrenmeye ve uyum sağlamaya, hatta ihtiyaç duyulması halinde önceki bir hedefi terk edip yönünüzü tamamen değiştirmeye istekli olun.
Sayısız alanda yapılan araştırmalar zi̇hi̇nsel gezi̇nti̇ni̇n ve ki̇şi̇sel deneyi̇mleri̇n güç kaynağı olduğunu ve erkenden bir konuda uzmanlaşmanın abartıldığını gösteri̇yor.
“Her işin ustası hiçbir işin tam ustası değildir, ama çoğu zaman sadece bir işin tam ustasından daha iyidir.”