Clear Thinking (Net düşünme) – Shane Parrish – Kitap Özeti

Hayatta arzu ettiğimiz sonuçları elde etmek için: düşüncelerimizde, duygularımızda ve eylemlerimizde mantık yürütmek için alan yaratmalıyız; ve bu alanı net düşünmek için olarak kullanmalıyız. Düzgün bir muhakeme yapmadan tepki verdiğimizde, konumumuz zayıflar ve seçeneklerimiz giderek daha da kötüleşir.

Sıradan Anlarda Net Düşünmenin Gücü

Mümkün olan en iyi sonucu elde etmek yerine haklı olduğumuzu kanıtlamak için bir karar verdiğimizde, daha sonra temizlememiz gereken bir karmaşa ile karşı karşıya kalırız.

Her an sizi gelecekle başa çıkmak için daha iyi ya da daha kötü bir konuma getirir. Sonunda hayatı kolaylaştıran ya da zorlaştıran da bu konumlanmadır. İyi bir pozisyon, koşullar tarafından bir karara zorlanmak yerine net düşünmenizi sağlar.

Dünyanın en iyilerinin sürekli olarak iyi kararlar vermesinin bir nedeni, kendilerini nadiren koşullar tarafından bir karara zorlanırken bulmalarıdır. Herkes iyi bir pozisyondayken bir dahi gibi görünür ve en zeki insan bile kötü bir pozisyondayken bir aptal gibi görünür. Karar vermede en büyük yardımcı iyi bir pozisyondan başlamaktır. Bilançosunda nakit parası ve düşük borcu olan bir şirketin seçebileceği iyi seçeneklerden başka bir şey yoktur.

Zaman, doğru konumlanmış birinin dostu, kötü konumlanmış birinin ise düşmanıdır.

Pek çok insanın gözden kaçırdığı şey, sıradan anların konumunuzu, konumunuzun da seçeneklerinizi belirlediğidir. Doğru konumlanmanın anahtarı net düşünmektir; bu da koşullarınızın size hakim olması yerine sizin onlara hakim olmanızı sağlar. Şu anda kendinizi hangi konumda bulduğunuz önemli değildir. Önemli olan bugün konumunuzu iyileştirip iyileştirmediğinizdir. Her sıradan an, geleceği kolaylaştırmak ya da zorlaştırmak için bir fırsattır.

Net Düşünmenin Düşmanları

Uyarıcı ve tepki arasındaki boşlukta iki şeyden biri gerçekleşebilir. Bilinçli olarak duraklayabilir ve duruma mantığınızı uygulayabilirsiniz. Ya da kontrolü bırakıp varsayılan bir davranışı uygulayabilirsiniz. Sonuçlarımızı iyileştirmek için atacağımız ilk adım, ilk etapta muhakeme gerektiren anları tespit etmek ve durup net düşünmek için alan yaratmak üzere kendimizi eğitmektir.

Muhakeme etmeden tepki vermek her durumu daha da kötüleştirir. Biyolojik eğilimlerimiz içimizde yerleşiktir. Bu eğilimler genellikle tarih öncesi atalarımıza iyi hizmet etmiştir, ancak bugün yolumuza çıkma eğilimindedirler. Örneğin, tüm hayvanlar gibi biz de doğal olarak bölgemizi savunmaya yatkınız.
Kimliğimiz de bölgemizin bir parçasıdır. Birisi işimizi, statümüzü ya da kendimizi nasıl gördüğümüzü eleştirdiğinde, içgüdüsel olarak kendimizi kapatır ya da savunmaya geçeriz. Birisi inançlarımıza meydan okuduğunda, dinlemeyi bırakır ve saldırıya geçeriz. Bu alanda düşünme edimi yoktur, sadece saf hayvan içgüdüsü mevcuttur.

Günümüz dünyasında, temel hayatta kalma artık söz konusu değildir. Bir zamanlar bize hizmet eden eğilimler şimdi çoğu zaman bizi yerimizde tutan, konumumuzu zayıflatan ve işleri olması gerekenden daha zor hale getiren bir çapa görevi görüyor.
Bu eğilimlerin net düşünmemizi engeller; bunlara:

  • Duygu kusurları: nedenler ve gerçekler yerine duygulara yanıt verme eğilimindeyiz.
  • Ego kusurları: Öz değer duygumuzu veya bir grup hiyerarşisindeki konumumuzu tehdit eden her şeye tepki verme eğilimindeyiz.
  • Sosyal kusurlar: daha büyük sosyal grubumuzun normlarına uyma eğilimindeyiz.
  • Aşinalık kusurları: alışkanlık oluşturuyoruz ve konfor arayışındayız. Değişime direnme ve aşina olduğumuz fikirleri, süreçleri ve ortamları tercih etme eğilimindeyiz.

Bu eğilimlerin her biri tek başına düşünmemizde hatalara neden olmak için yeterlidir. Bu kusurları yönetmede ustalaşan insanlar gerçek dünyada en iyi sonuçları alırlar.

Duygular tüm ilerlemenizi sıfırla çarpabilir. Bir şey üzerinde ne kadar düşündüğünüz ya da çalıştığınız önemli değildir, hepsi bir anda geri alınabilir.

Egomuz bizi olduğumuzdan daha fazlası olduğumuzu düşünmeye sevk eder. Kontrol edilmediği takdirde, özgüveni aşırı güvene ve hatta kibre dönüştürebilir. Özgüven, kötü sonuçların olasılığını azaltmaz ya da iyi sonuçların olasılığını artırmaz, sadece bizi riske karşı körleştirir.

Kendimizi doğru hissetme arzumuz, gerçeğin önüne geçer. Çoğu insan haklı olduğunu varsayarak hayatını sürdürür… ve olayları kendi gibi görmeyen insanların yanlış olduğunu düşünür. Dünyanın nasıl olmasını istediğimizle gerçekte nasıl olduğunu karıştırırız. Konu önemli değil: politika, diğer insanlar, anılarımız hakkında haklıyız; adını siz koyun. Dünyanın nasıl işlemesini istediğimizle nasıl işlediğini karıştırıyoruz.

Haklı olduğumuzu başkalarına -ya da kendimize- kanıtlamak için aşırı miktarda enerji harcıyoruz. Bu olduğunda, sonuçlarla daha az, egolarımızı korumakla daha çok ilgileniriz.

Sosyal kusurlar grup uyumundan güç bulur. Bizi bir fikre ya da davranışa sırf başkaları uyuyor diye uymaya ikna eder. Gruba uyma arzumuz geçmişimizden gelir.
Gruptan biri (akranlarımız, iş arkadaşlarımız, dostlarımız, aynı ekonomik sınıftaki insanlar vs) bir şey yaptığında, onu yapmayı rasyonalize etmek de kolaydır. Çıkıntılık yapmaktan, beklenmedik sonuçlar için sorumluluk almaktan çekiniriz. Sosyal uyum sizi otomatik pilota almaya meylettirir.

Farklı bir şey yapmak düşük performans riskini almanız demektir, ancak aynı zamanda oyunu tamamen değiştirebileceğiniz anlamına da gelir. Herkesin yaptığını yaparsanız, herkesin elde ettiği sonuçları elde edersiniz. En çok yapılan uygulamalar her zaman en iyisi değildir. Tanım gereği, ortalamadırlar.

Aşinalık kusurları bizi statükoyu korumaya iter. Bir şeye başlamak zordur ama başlanmış bir şeyi durdurmak da öyle.

Değişim en iyisi için olsa bile değişime direniriz. Zihnimiz bir kez bir yöne ayarlandığında, bir dış güç tarafından harekete geçirilmedikçe o yönde devam etme eğilimindedir. Fikirlerimizi değiştirmenin zor olmasının nedeni bu bilişsel aşinalıktır. Toksik ilişkide kalmak bu aşinalık kusurunun güzel bir örneğidir.

Netliğinizi destekleyecek bir ortam kurun

Zihninizde çalıştırdığınız algoritmaların çoğu evrim, kültür, ritüel, ebeveynleriniz ve toplumunuz tarafından size programlanmıştır. Bu algoritmalardan bazıları sizi istediğiniz şeye yaklaştırmaya yardımcı olur; diğerleri ise sizi daha da uzaklaştırır. Birlikte vakit geçirdiğiniz insanların alışkanlıklarını bilinçsizce benimsersiniz ve bu insanlar ulaşmak istediğiniz şeye doğru ilerlemenizi kolaylaştırır ya da zorlaştırır.

O nedenle kendinizi daha doğru davranışlar sergilediğini düşündüğünüz gruplara katılmak, destek bir ortam yaratmanın etkili bir yoludur. Örneğin daha fazla okumak istiyorsanız, bir kitap kulübüne katılın.

Düşünme Kusurlarınıza Karşı Direnç Oluşturma

Direnç, varsayılan davranışlarınızı (kusurlu eğilimlerinizi) durdurma ve iyi muhakeme etme gücüdür. Dünyada neler olup bittiği ya da olayların ne kadar adaletsiz göründüğü önemli değildir. Kendinizi utanmış, tehdit altında ya da öfkeli hissetmeniz de önemli değildir. Bir saniyeliğine geri adım atabilen, kendini merkeze alan ve o andan çıkabilen kişi, bunu yapamayan kişiden daha iyi performans gösterecektir.

Kusurlu eğilimlerinize direniciniz artırmak için sahip olmanız gereken 4 özellik:

  • Kendinden sorumlu olmak: yeteneklerinizi geliştirmek, yetersizliklerinizi yönetmek ve eylemlerinizi yönetmek için mantığınızı kullanmak için kendinizi sorumlu tutmak
  • Kendini bilmek: kendi güçlü ve zayıf yönlerinizi bilmek – neleri yapabileceğinizi ve neleri yapamayacağınızı bilmek
  • Oto-kontrol: korkularınıza, arzularınıza ve duygularınıza hakim olmak
  • Özgüven: yeteneklerinize ve başkaları için değerinize güvenmek

Kendinden sorumlu olmak: Kimse mazeretlerinizi sizin kadar önemsemez. Aslında, sizden başka hiç kimse mazeretlerinizi umursamaz. Sizin Hatanız Değil mi – önemi yok. Yine de Sizin Sorumluluğunuz.

Şikayet etmek içinde bulunduğunuz mevcut durumu değiştirmez. Bunun sizin hatanız olmadığını düşünmek hiçbir şeyi daha iyi hale getirmez. Sonuçlarıyla başa çıkmanız gereken yine sizsiniz.
Sıra dışı olmaya giden yol, durum ne olursa olsun eylemlerinizden sorumlu olmaya karar verdiğinizde başlar. Sıra dışı insanlar kendilerine dağıtılan eli değiştiremeyeceklerini bilirler ve daha iyisini dileyerek zaman kaybetmezler. Bunun yerine, en iyi sonucu elde etmek için ellerindeki kartları nasıl oynayacaklarına odaklanırlar.

İnsanların yaptığı en yaygın hatalardan biri, dünyanın nasıl işlediğini kabul etmek yerine nasıl işlemesi gerektiğiyle ilgili pazarlık yapmaktır. Dünyanın gerçekte nasıl işlediğini kabul etmemek, zamanınızı ve enerjinizi ne kadar haklı olduğunuzu kanıtlamak için boşa harcar.

Her şeyi kontrol edemezsiniz, ancak koşulları daha iyi veya daha kötü hale getiren tepkinizi kontrol edebilirsiniz. Her tepkinizin gelecek üzerinde bir etkisi vardır ve sizi istediğiniz sonuçlara ve olmak istediğiniz kişiye ya bir adım daha yaklaştırır ya da bir adım daha uzaklaştırır. Harekete geçmeden önce kendinize sormanız gereken etkili bir soru şudur: “Bu eylem geleceği kolaylaştıracak mı yoksa zorlaştıracak mı?

En önemli hikaye kendinize anlattığınız hikayedir. Kendinize olumlu bir hikaye anlatmak iyi bir sonucu garanti etmezken, kendinize olumsuz bir hikaye anlatmak genellikle kötü bir sonucu garanti eder.
Sürekli olarak koşulları, çevreyi veya diğer insanları suçladığınızda, sonucu etkileme yeteneğinizin çok az olduğunu iddia etmiş olursunuz. Ancak gerçekte olan bu değildir. Gerçek şu ki, yaşamda alışkanlık haline gelen tekrarlanan seçimler yaparız, bu alışkanlıklar yolumuzu belirler ve bu yollar da sonuçlarımızı belirler.
Gerçekle yüzleşmek ve sorumluluk almak zordur. Rahatsız edicidir. Saklanmak ve diğer insanları, koşulları ya da şansı suçlamak çok daha kolaydır.

İşler yolunda gitmediğinde, aile üyelerine veya yakın arkadaşlara dert yanmak doğaldır. Onlar sevgi dolu ve destekleyicidirler ve bizim için en iyi niyete sahiptirler. Durumla ilgili yorumumuzu doğrulamak ve bizi rahatlatmak isterler. Ancak bunu yaptıklarında, hiçbir şey değişmemiştir. Dünyaya dair yanlış görüşümüz değişmeden kalır. Bizi düşünme, hissetme ve hareket etme kalıplarımızı yeniden değerlendirmeye teşvik etmezler. Ve daha sonra benzer koşullara itilirsek, muhtemelen aynı şekilde tepki verir ve aynı hayal kırıklığı yaratan sonuçları alırız.

Öte yandan, hiç bir arkadaşınız size “Her şeyi berbat ettin. Bunu düzeltmene nasıl yardımcı olabilirim?” ya da ‘Sana istediğin sonuçları almanı engellediğini düşündüğüm tek şeyi söyleyeyim’ dediği oldu mu? Eğer böyle bir arkadaşınız varsa, şimdi onu arayın ve teşekkür edin. Onların hayatınızdaki varlığı nadir bir hediyedir. Değerini bilin!

Oto-kontrol: içgüdüleri körü körüne takip etmek yerine mantık için alan yaratmakla ilgilidir. Duygularınızı etkisiz nesneler gibi görebilmek ve yönetebilmekle ilgilidir. Etkisiz nesneden kastım: siz izin vermediğiniz sürece ne yapacağınızı belirleme gücüne sahip olmayan şeyler.

Eğer yeni yürümeye başlayan bir çocuğun öfke nöbeti geçirdiğini gördüyseniz, oto kontrol öğrenmemiş birine neler yapabileceğini görmüşsünüzdür.

Özgüven: Kendi yeteneklerinize ve başkaları için değerinize güvenmekle ilgilidir. Kendine güvenen insanlar zayıflıklarını ve kırılganlıklarını kabul etme, başkalarının bir konuda kendilerinden daha iyi olabileceğini kabul etme ve yardıma ihtiyaç duyduklarında sorma gücüne sahiptir. Özgüven aynı zamanda kendiniz ile ilgili zor gerçekleri kabul etme gücüdür.

Etrafınızı size haklı olduğunuzu söyleyen insanlarla çevrelemek haklı olduğunuz anlamına gelmez. Ve bir kez grup kabulünün ılık suyuna daldığınızda, geri çıkmak zordur. Uzun vadede haklı olmak için fikrinizi değiştirmeye istekli olmalısınız. Fikrinizi değiştirmeye istekli değilseniz, çok fazla yanılacaksınız demektir.
Yanıldığınızı kabul etmek bir zayıflık işareti değil, bir güç göstergesidir. Birinin sizden daha iyi bir açıklaması olduğunu kabul etmek, uyum sağlayabildiğinizi gösterir.

Özgüven, kimin haklı olduğu yerine neyin doğru olduğuna odaklanma gücüdür.

Siz bunlara odaklanırken çevrenizin standartlarını yükseltin:

Bilinçsizce yakınımızda ne varsa o oluruz. Yavaş yavaş, çevrenizdeki insanların düşünce ve duygularını, tutum ve standartlarını benimsersiniz. Hem kendimize hem de mümkün olana dair standartlarımızı yükseltmediğimiz sürece hiçbir konuda olağanüstü olamayız.

Kendinize Örnek Kişiler Seçmek

Zihin, saygı duyabileceği birine sahip olmalıdır. Kendimize örnek olarak seçtiğimiz insanlar, kendimize ait kılmak istediğimiz ilkeleri, kararlılığı ve genel düşünme, hissetme ve davranma biçimlerini sergilerler. Onların örnekleri dünyada yönümüzü bulmamıza yardımcı olur. Bizim kuzey yıldızımız olur.

Örneklerinizle rekabet içinde değilsiniz. Rekabet ettiğiniz tek kişi dün olduğunuz kişidir. Zafer, bugün biraz daha iyi olmaktır.

Karakterin gücü alışkanlıklardan gelir. Onları tıpkı beceriler edindiğimiz gibi ediniriz. Adil eylemlerde bulunarak adil, ılımlı eylemlerde bulunarak ılımlı, cesur eylemlerde bulunarak cesur oluruz.

Düşüncelerinizi netleştirmenin bir yolu da kendinize örnek aldığınız kişiler sizin yerinizde olsalardı ne yaparlardı diye sormaktır. Bu egzersizi sık sık yapmak önemlidir. Yeni bir düşünme, hissetme ve hareket etme modeli edinene kadar bunu yapmaya devam etmelisiniz.

Zayıflıklarınızı Yönetmek

Hepimizin biyolojimize işlenmiş zayıflıkları vardır. Örneğin, açlığa, susuzluğa, yorgunluğa, uykusuzluğa, duygusallığa, dikkat dağınıklığına veya strese karşı savunmasızız.

Bazı zayıflıklarımız biyolojimizde yerleşik değildir; bunun yerine alışkanlık yoluyla edinilir ve bizimle kalır.
Başarısızlığın formülü, sürekli olarak tekrarlanan birkaç küçük hatadır
. Sonuçların hemen hissedilmemesi, sonuçların gelmeyeceği anlamına gelmez.

Edinilmiş Zayıflıklara Örnekler:

  • Duygusal dürtülerle hareket etmek
  • Yapabileceğinizden daha azını yapmak
  • Korku yüzünden bir şeye başlamayı reddetmek
  • Sadece kendi bakış açınızı görmek
  • Sıkı çalışmadan yeteneğinize güvenmek

Kendi zayıflıklarımızı üç ana nedenden dolayı göremeyiz.

  • Bunlar düşünmeye, hissetmeye ve hareket etmeye alışkın olduğumuz yolların aslında kim olduğumuzun bir parçasıdır.
  • Kusurlarımızı görmek egomuzu zedeler-özellikle de bu kusurlar kökleşmiş davranışlar olduğunda.
  • Sınırlı bir bakış açısına sahibiz. Parçası olduğumuz bir sistemi anlamak çok zordur. Şimdiki benliğiniz gelecekteki benliğinizin bakış açısına karşı kördür.

Düşüncelerimizde, dünyayı görme şeklimizin dünyanın gerçekten işleyiş şekli olduğuna inanmaktan kaynaklanan bir boşluk vardır. Ancak bakış açımızı değiştirdiğimizde -duruma diğer insanların gözünden baktığımızda- neleri kaçırdığımızı fark ederiz. Kendi kör noktalarımızı fark etmeye ve neleri kaçırdığımızı görmeye başlarız.

Bir yöntem kendimizi kendimizden, üstesinden gelemeyeceğimiz zayıflıklarımızdan korumaktır: Evinizi tüm abur cuburlardan arındırmak bir korunma stratejisi örneğidir: uzun vadeli hedeflerinize aykırı bir şey yapmak için zorluk miktarını artırmak.

HALT (Hungry,Angry,Lonely,Tired): Aç, Kızgın, Yalnız ve Yorgun anlamına gelen bir kısaltmadır. Vermeniz gereken önemli bir karar varsa, kendinize sorun: “Acıktım mı? Kızgın mıyım ya da başka bir şekilde duygusal mıyım? Yalnız mıyım ya da yabancı bir ortamda olmak veya zaman sıkıntısı gibi koşullarımdan dolayı stres altında mıyım? Yorgun muyum, uykusuz muyum veya fiziksel olarak bitkin miyim?”

Bu sorulardan herhangi birine cevabınız evet ise, mümkünse karar vermekten kaçının. Daha uygun bir zamanı bekleyin. Aksi takdirde, karar verme kusurlarınız devreye girecektir.

Hatalarla Nasıl Başa Çıkılır?

İşler istediğimiz gibi gitmediğinde, çoğumuz kendimizden ziyade dünyayı suçlamayı tercih ederiz.
Eğer istemediğiniz sonuçlar elde ettiyseniz, dünya size en az iki şeyden birini söylüyor demektir:

  • Şanssızdınız;
  • İşlerin nasıl yürüdüğüne dair fikirleriniz yanlıştı.

Eğer şanssızsanız, aynı yaklaşımla tekrar denemeniz farklı bir sonuca yol açacaktır. Ancak istediğiniz sonuçları tekrar tekrar alamadığınızda, dünya size anlayışınızı güncellemenizi söylüyor demektir.
Hafızaya güvenmek işe yaramayacaktır çünkü ego bizi olduğumuzdan daha iyi göstermek için bilgiyi çarpıtır.

Dünya hakkında inandığınız şeyleri değiştirmek çok fazla çalışma gerektirir. Bu yüzden insanlar dünyanın onlara söylemeye çalıştıklarını görmezden gelme eğilimindedir. Her zaman yaptıklarını yapmaya ve aynı sonuçları almaya devam ederler. İşte bu bir Aşinalık kusurudur.

Hatalar Bize Bir Seçenek Sunar: Sıra dışı insanları kalabalıktan ayıran şeylerden biri de hatalarla nasıl başa çıktıkları ve bunlardan ders çıkarıp çıkarmadıkları ve sonuç olarak daha iyisini yapıp yapmadıklarıdır.
İnsanların yaptığı en büyük hata genellikle ilk hataları değildir. Asıl hata ilk hatayı örtbas etmeye çalışmak ve sorumluluktan kaçmaktır. İlk hata pahalıdır; ikincisi ise bir servete mal olur. Hatayı kabul etmek ve gidişatı düzeltmek, gelecekte daha fazla hata yapmaktan kaçınmanızı sağlayan bir zaman tasarrufudur.

Kararlarınızda Netlik

Kararlar seçimlerden farklıdır. Bir dizi alternatif arasından bir seçeneği gelişigüzel seçerseniz, bir seçim yapmış olursunuz. Düşünmeden tepki verirseniz, bilinçsiz bir seçim yapmış olursunuz.
Karar, bilinçli düşünceyi içeren bir seçimdir. Karar = belirli bir seçeneğin en iyisi olduğuna dair yargı vermektir.

İyi bir karar süreci dört aşamadan oluşur: sorunun tanımlanması, olası çözümlerin araştırılması, seçeneklerin değerlendirilmesi ve son olarak kararın verilmesi ve en iyi seçeneğin uygulanması.

Düşünmeden tepki verdiğimizde, genelde çözdüğümüzden daha fazla soruna neden oluruz. Yavaşlamayı ve bir sorun üzerinde akıl yürütmeyi zorlaştıran şeylerden biri de, dışarıdan bakan bir gözlemciye bunun eylemsizlik gibi görünmesidir. Ancak eylemsizlik bir seçimdir.

Sorunu Tanımlayın: Sorunu tanımlamak iki şeyi belirlemekle başlar: neyi başarmak istediğiniz ve bunu elde etmenin önündeki engellerin neler olduğu. Bir sorunu gerçekten anladığınızda, çözüm çok açık görünür.

Sorunun temel nedenini belirleyin. Sadece semptomları tedavi etmekle yetinmeyin. Bunun için karar verme süreci ile sorun tanımlama aşamasını net bir şekilde ayırın. Sorunu yazmak görünmeyeni görünür hale getirir. Bazen kısa vadeli çözümler, uzun vadeli çözümlere alan yaratmak için gereklidir.

Olası Çözümleri Keşfedin: Sadece gelecekteki ideal sonucu hayal etmeyin. Ters gidebilecek şeyleri ve ters gitmeleri halinde bunların üstesinden nasıl geleceğinizi hayal edin.

Gelecek hava durumu gibi değildir. Öylece başımıza gelmez. Geleceğimizi şu anda yaptığımız seçimlerle şekillendiririz, tıpkı şu anki durumumuzun geçmişte yaptığımız seçimlerle şekillenmesi gibi. Pek çok insan kötü sorun çözücü olduğunu düşünür, oysa aslında kötü sorun öngörücüleridir. Nelerin yanlış gidebileceğini hayal etmek sizi kötümser yapmaz. Sizi hazırlıklı kılar. Başarısızlık, başarısızlığı hayal edememekten kaynaklanır.

Anlık çözümün ötesine bakıp ve “Sonra ne olacak?” diye sormanız gerekir. İkinci dereceden sonuçları düşünmemek, farkında olmadan kötü kararlar vermemize neden olur. Problem çözme konusunda acemi olanlar bir kararı sadece iki seçeneğe indirgemeye çalışırlar çünkü bu, problemin özüne ulaştıkları gibi yanlış bir his yaratır.

Kendinizi bir sorunun en az üç olası çözümünü keşfetmeye zorlayın. Kendinizi sadece iki seçeneği değerlendirirken bulursanız, kendinizi en az bir tane daha bulmaya zorlayın. Yanlış ikilikler, alternatif yolları ve fikrinizi değiştirebilecek diğer bilgileri görmenizi engeller. X ya da Y’yi seçmek yerine hem X hem de Y’ye sahip olmak şeklinde düşünün.

Seçeneklerin değerlendirilmesi: Bu, bariz olan şeylerin ötesine bakmak ve gözden kaçan şeyleri görmekle ilgilidir.

Seçenekleri değerlendirirken kriterleriniz çok önemlidir. Neyin en önemli olduğunu bilmediğinizde karar veremezsiniz.

Eldeki Verileri sıralamaya başlamadan önce ne aradığınızı bilin. Çoğu bilgi alakasızdır. Neyi göz ardı edeceğinizi bilmek -sinyali gürültüden ayırmak- değerli zamanınızı boşa harcamamanın anahtarıdır.

Yüksek kaliteli bilgiye ulaşın – kaynağa yakın ve diğer insanların önyargıları ve çıkarları tarafından filtrelenmemiş bilgi. Daha iyi kararlar almak istiyorsanız, daha iyi bilgiye ihtiyacınız vardır.

Kaynaklarınızın motivasyonlarını ve teşviklerini değerlendirin. Herkesin olayları sınırlı bir perspektiften gördüğünü unutmayın. İnsanların bilgi veya gerçek olarak gördükleri pek çok şey aslında sadece görüştür.

İnsanlara ne düşündüklerini sormayın; bunun yerine nasıl düşündüklerini sorun. Benim yerimde olsaydınız bu kararı vermek için hangi değişkenleri kullanırdınız? Bu değişkenler birbirleriyle nasıl ilişkilidir?

Hem ilgili alanda çok fazla bilgi ve/veya deneyime sahip kişilerden hem de birçok alanda bilgi ve deneyime sahip kişilerden gelen uzman görüşünü dinleyin.

Uygulayın: Seçenekleri değerlendirdiniz ve en iyisini buldunuz. Şimdi harekete geçme zamanı! Bu noktada başarısız olmamızın bir nedeni, sonuçlarıyla başa çıkmaktan korkmamızdır. Harekete geçmeyi zor bulmamızın bir diğer büyük nedeni de hatalı olmaktan korkmamızdır.

Bir kararı geri almanın maliyeti düşükse, mümkün olan en kısa sürede kararı verin. Bir kararı geri almanın maliyeti yüksekse, mümkün olduğunca geç verin.

Hangi yolun en iyisi olduğu belirsizliğini koruyorsa, genellikle bir sonraki en iyi adım, istemediğiniz sonuçlara götüren yolları ortadan kaldırmaktır. En kötü sonuçlardan kaçınmak size halan bir seçenek alanı sunar ve bir şekilde ilerlemenizi sağlar.

Kararı ötelemek ve seçeneklerinizi korumak kısa vadede sizi kararsız gibi gösterebilir, bu da zaman zaman insanların size aptalmışsınız/anlamıyormuşsunuz gibi davranmasına tahammül etmenizi gerektirir.

Bir Kararı Açıklamadan Önce Onunla Yaşayın: Büyük kararlar alın ve kimseye söylemeden önce üzerinde bir gece uyuyun. Bu ritüeli zenginleştirmek için yatmadan önce kendime neden bu kararı verdiğimi açıklayan bir not yazardım. Sabah uyandığımda notu okurdum. İtiraf etmek istediğimden daha sık olarak, bir gün önceki en iyi düşüncem sabahın sert ışığında incelendiğinde yetersiz kalıyordu.

Kararlarınızı uyguladıktan sonra onlardan ders çıkarın: İyi muhakeme yetisine sahip insanlar hem hatalarından hem de başarılarından ders çıkarma becerisinde ustalaşmışlardır.

Ego şeytanının verdiği aşırı güven, kararlarımızı eleştirel bir gözle incelememizi engeller. Egonuzu bu anlamda törpüleyin.

Bir kararı değerlendirirken sonuca değil, kararı verirken kullandığınız sürece odaklanın.

Doğru kararlar her zaman istenilen sonucu vermez. Gerçek dünyada karar veren herkes er ya da geç bu dersi öğrenir. Poker oyuncuları bunu bilir. Ellerini mükemmel oynayıp yine de kaybedebilirler. Hiçbir şey garanti değildir. Yapabileceğiniz tek şey, size dağıtılan eli elinizden geldiğince iyi oynamaktır.

Birçok insan iyi kararların iyi sonuçlar doğurduğunu, kötü kararların ise doğurmadığını varsayar. Ancak bu doğru değildir. Bir kararın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu belirleyen şey karar verme sürecidir. Sonucun kalitesi ayrı bir konudur. Kötü bir sonuç sizi kötü bir karar alıcı yapmayacağı gibi, iyi bir sonuç da sizi dahi yapmaz. Bu anlamda Şans, uzun vadede iyi sonuçlar elde etmenizi sağlayan tekrarlanabilir bir süreç değildir ve size avantaj sağlamaz.

Karar verme sürecinizi mümkün olduğunca görünür ve incelemeye açık hale getirin. Mesela karar verdiğiniz andaki düşüncelerinizin kaydını tutun. Olaydan sonra hafızanıza güvenmeyin. Karar verdiğiniz anda ne bildiğinizi ve ne düşündüğünüzü hatırlamaya çalışmak aptalca bir oyundur.

Neyi İsteyeceğini / Hedefleyeceğini Doğru Seçmek

İyi karar vermenin iki aşaması vardır: İstediğinizi nasıl elde edeceğinizi bilmek ve Neyin istenmeye değer olduğunu bilmek. Eğer sizin için doğru şeyleri hedeflerseniz; bu doğrultudaki iyi kararlar uzun vadeli hedefleriniz ve değerlerinizle uyumlu olacaktır ve nihayetinde size işinizde, ilişkilerinizde ve yaşamınızda gerçekten arzu ettiğiniz memnuniyeti ve tatmini getirecektir.

Düşünme kusurlarının herhangi birine hayatınızın komutasını verirseniz, nihai varış noktanız pişmanlıktır. Hayatınızı bir başkasının puan tablosuna göre yaşamayın. Hayattaki hedeflerinizi başkasının seçmesine izin vermeyin. Nerede olduğunuzun ve nereye gittiğinizin sorumluluğunu alın. Gerçek bilgelik başarıyı kovalamaktan değil, karakter inşa etmekten gelir.

Eski Yunanlılar bunun için bir kelime bulmuşlardı: phronesisen iyi sonuçları elde etmek için hayatınızı nasıl düzenleyeceğinizi bilme bilgeliği. Bilge olmak evet demek kadar hayır demekle de ilgilidir.

Yaşlı insanlar mutlu bir yaşam sürmek konusunda gençlerin bilmediği şeyleri bilirler. Onların bir numaralı dersi: hayat kısa! Zaman, hayatın nihai para birimidir. Önemsediğiniz insanlara söylemek istediklerinizi geciktirmeden söyleyin. Çocuklarınızla maksimum zaman geçirin.

Endişelenmek hayatınızı boşa harcamaktır. Mutluluk, kişinin kötümserlik yerine iyimserliği, umutsuzluk yerine umudu seçtiği bilinçli bir bakış açısı değişikliği gerektirir. Yaşımız ilerledikçe, olaylara Marcus Aurelius‘un baktığı gibi bakmaya başlarız: “Dışsal bir şeyden sıkıntı duyduğunuzda, sizi rahatsız eden o şeyin kendisi değil, yalnızca ona ilişkin yargınızdır. Ve bunu bir anda silip atabilirsiniz.”

Memento Mori

Steve Jobs bu fikri şu şekilde ifade etmiştir: Yakında öleceğimi hatırlamak, hayattaki büyük seçimleri yapmamda bana yardımcı olan en önemli araçtır. Birçoğumuz için hayata bu şekilde bakmak, mevcut yönümüzün varmak istediğimiz yerle tam olarak uyumlu olmadığını ortaya koyar. Yaptığımız şeylerden çok yapmadığımız şeyler için pişmanlık duyarız.

Seneca`nın dediği gibi: Mesele, yaşamak için kısa bir zamanımızın olması değil, bu zamanın çoğunu boşa harcamamızdır.

Hayatınızı ölümün merceğinden değerlendirmek güçlü ve belki de biraz korkutucudur. En önemli şeyler bir anda netleşir. Eğer iyi bir muhakeme geliştirmek istiyorsanız, işe iki soru sorarak başlayın: “Hayatta ne istiyorum? Ve istediğim şey gerçekten istemeye değer mi?”

Net Düşünmenin Değeri

Bu kitabın genel mesajı, iyi muhakemeye karşı içimizde komplo kuran görünmez kusurlar olduğudur. Bu kusurlarınızı sizi muhakeme yapmadan tepki vermeye, bilinçli bir şekilde yaşamak yerine bilinçsizce yaşamaya teşvik eder.

Net Düşünme ile ilgili kitapların çoğu sadece daha rasyonel olmaya odaklanır. Temel sorunu gözden kaçırırlar: Muhakeme hatalarının çoğu, muhakeme yapmamız gerektiğini bilmediğimiz zaman ortaya çıkar. Bu hatalarımız kusurlarımızı barındıran bilinçaltımız davranışlarımızı yönlendirdiğinde olurlar. Partnerinizle tartışmayı bilinçli olarak seçmezsiniz, ancak bir anda kendinizi geri alınamayacak kırıcı şeyler söylerken bulursunuz. Bu kusurları kontrol altına almak ve daha net düşünmek / muhakeme yapmak sizi elinizde.