Touraine bu kuramında “toplumun tarihsiciliği (historicity of society) yani hakim mevkide bulunan ve kolektif hayatı idare edenlere karşı hükmedilenin bu duruma itiraz adına mücadelesinin perspektifinden yararlanır. Sanayi sonrası toplum ona göre iktisadi büyümeye odaklanmıştır.
The Return of the Actor (1988) adlı çalışmasında toplumsal hayatın merkezine üç unsur koyar. Bunlar:
- Örgütlerin birbirlerinden uzaklaşması ve bir bilinç olarak öznenin yükselişi
- Toplumsal çatışmaların konusu olan iktisadi ve etik kültürel modeller (tarihsellik)
- Bu modellere biçim vermek için mücadele eden gruplar ve hareketlerdir
Modern Toplumların Temel Sorunları
Modernleşmenin en temel sorunları:
- Hem birliği, hem de çeşitliği sağlama hedefi: Örneğin modernite tektipçiliğe de karşı çıkar, içe kapanmacı cemaatleşmeye de.
- Eylem ile anlam arasındaki çatışma
- Bilim adına öznenin reddedilmesi (Covid krizi buna güzel örnektir).
Demokratik toplum çeşitliliğin bir garantisidir. Özne olmanın yolu ise, özgürlük, akılcılık ve kültürel aidiyeti sentezleyebilmekten geçmektedir.
Modernlik içinde birlik oluşturmanın yolu öncelikle bu karmaşa ile yüzleşmek, deneyim ve değerlerin çoğulculuğunu kabul etmekten geçmektedir. Bu birliktelik içinde özne bir üst benlik (süper ego) ya da kolektif vicdan değildir. Özne, özgürlük demektir (Critique of Modernity). Bireyin kendi eylem ve durumlarını kontrol etme, kendi deneyimlerini ve hatıralarını kişisel bir hayat hikâyesi içinde birleştirmek için kendini bir aktör olarak ortaya koyma ve aktör olarak tanınma iradesidir. Demokraside menfi özgürlüklerin (yani kişisel özgürlüklere saygının) müspet özgürlüklerle (yani çoğunluk düşüncesi) uzlaştırılması da gerekir. Yani demokrasi, öznelerin egemen mantığa karşı savaşının ve var olabilmesinin bir ön koşuludur.
Otoriteryenlik kavramı, bireylere karşı keyfi uygulamalara yönelebilen bir siyasal yetki biçimini işaret eder. Totaliteryenlik ise halkın bütünüyle devlet tarafından tahakküm altına alındığı bir rejimdir. Daha ideolojik olması onu otoriteryenlikten ayırır.
Siyasal Modernlik
Touraine’e göre, siyasal modernlik devletin keyfi gücünü sınırlayan hukuk ve halkın egemenliğidir. Laiklik bizi toplumsal örgütlenme için temel haklara saygı gibi rasyonel ilkeler bulmaya zorlar. Ona göre devlet gücünün sınırlanarak özgürlüklerin genişletilmesi ve teminat altına alınması kritiktir.
Demokrasi ile toplumsal hareketler birbirlerinin olmazsa olmazlarıdır. Sanayi toplumlarında emek sermaye çatışması sosyal demokrasi ile sonuçlanmıştır. Fakat bugün hükmetme yani iktidar gayri şahsileşirken (kurumsallaşırken) tüketme ve var olma şahsileşmektedir. Bu bir anlamda öznenin çatışacağı gücün örtük bir hale bürünmesidir. Bu bakımdan sivil toplum hareketlerinde bir bütünlüğün olmaması nedeniyle ortak bir hareket oluşamamaktadır. Bu ancak demokratik ahlakın gelişmesi ile aşılabilecek bir durumdur. Artık toplum ani devrimlerle değil; sistemin aksayan yönlerinin demokratik yollarla onarılmasıyla ilerleyecektir.